Yolgezer duyduklarını düşünüyordu, ona beklentiyle bakan Prensin yüzüne bakarken.
Az önce öpmüştü Prens. Dudaklarına kapanmıştı... Gelen sesleri duyar duymaz itti Prensi üstünden. Prens suya düştü."Aman tanrım! Prensim size girmemenizi söylemiştim." Prens sitem eden Baekhyuna bakmıyordu. Dengesini buldu gözleri hiçbir şey demeyen Yolgezer'e bakıyordu hala.
"Ayağım kaydı. Yolgezer de beni almak için girdi suya." Prensin lafının üstüne söylenecek söz yoktu.
" Elimi tutun çıkmanıza yardım edeyim. Jungkook ateş yaktı ısınırsınız." Prens kenara doğru yüzdü. Uzatılan eli tutup çıktı sudan. Yolgezer'e baktı. Hala olduğu yerdeydi.
"Sen de gel. Hasta olmak mı istiyorsunuz?" Dedi Baekhyun Taehyunga ithafen. Onlar önden yürümeye başladı. Jungkook'un yaktığı ateşin çevresinde üstlerini giyiyorlardı.
"Gerçekten güzeldi Seo-, bu haliniz de ne?" Namjoon kaşlarını çatarak baktı onlara. Seokjin kollarını kaldırdı.
"Suya düştüm." Ama onu yıllardır tanıyan arkadaşı buna inanmamıştı tabi. Ancak bunu söylemeden yanına çağırdı.
"Isının biraz. Sonrasına bakarız.
Hasta olmayın lütfen." Prens ıslak kıyafetleriyle arkadaşının yanına gitti. Namjoon üstünde duran siyah pelerini onun üstüne örttü. Jungkook'ta ateşe odun attı."Burada çadır kurmalıyız bir gün." Dedi Hoseok gülerek.
"Daha önce kalmadınız mı?" Dedi Jungkook şaşkınca.
"Kalmadık. Jimin ve Hoseok korkuyor çünkü karanlıktan. " Yoongi gülerek söylerken Hoseok onun dizine vurdu.
"En çok sen korkuyorsun! Sadece soğuk olur diye kalmıyoruz. " Dedi Hoseok kendi dediği şeye inanmıyormuş gibi.
"Mutlaka kalırız. Açıkçası çok güzel bir yer." Jungkook gülümsedi. Prensin aklında ise bambaşka şeyler dönüyordu. Yolgezer'e bakmıyordu şu an. Tepkisinden korkuyordu... Bir yanı da bakmak için tutuşuyordu. Gözleri etrafta dolaşıyor gibi ona değdi gözleri. Ateşe bakıyordu. Prens hemen çekti bakışlarını.
Daha sonra dönen sohbete ortak olmak istedi,ne kadar diken üstünde hissetse bile. Yoongi ata binmek istiyordu. Bir asker olarak yer almak istiyordu Sarayda. Seokjin ise bunun olabileceğini söylemişti, yardım edecekti. Yoongi heyecanla ona bakmıştı.
"Bir asker olabilir miyim ki?""Neden olmayasın ki? Namjoon seni çok güzel eğitir. Değil mi Namjoon?" Namjoon ateşi karıştırırken konuştu.
"Eğitirim tabi. Böylece nerede ne zaman nasıl konuşacağını iyi bilir.' Yoongi kaşlarını çattı
"Çok mu konuşuyorum yani?"
"Yeni mi fark ettin?"
"Çok konuşmuyorum ki ben! Sadece yeri gelince konuşuyorum. Hem neden susayım ki? Sen istiyorsun diye mi? Çok beklersin. Senin için tüm masalları bile anlatırım." Tek nefeste bunları söyleyen Yoongi derin bir nefesi dışarı bırakırken herkes ona şaşkınca baktı.
"Başka hayatta mutlaka bunun bir cezası veya ödülü vardır." Dedi Namjoon gülerek, ayrıca ekledi.
"Eğer asker eğitiminde bu kadar konuşursan benden önce rakiplerin elbette seni eler."
"Neden ki?" Diye sordu Yoongi korkuyla.
"Çünkü saflar ilk önce elenir." Dedi Jungkook. Yoongi, Hoseoka döndü. Hoseok kafasını iki yana salladı.
"Susarım ben." Diyerek Yoongi yerinde küçüldü.
Ardından Namjoon kimsenin anlayamadığı bir şekilde konuyu orduya getirdi ve herkes şaşkınca anlattıklarını dinledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Men In Love Taejin/Vjin [Tamamlandı]
FanfictionJoseon Hanedanlığı... Dönemin en güçlü Kralı Woo Hyuk'un 4. oğlu Kim Seokjin amansız hastalıkla mücadele eder. Halk ve Kraliyet hüzün içindedir. Kral bu hastalıktan kurtulması için yeryüzündeki tüm hekimleri ağırlasa da sonuç vermez. Ve kral bir g...