engellenemeyen dokunuşlar

321 40 36
                                    

BÖLÜM 21

"benim gözlerimdi. benim gözlerimdi jisung."

bu sefer kaçamayacağı şekilde yakalanmıştı. minho'nun kucağında suçlu bir çocuk gibi dururken yine hangi yalanları öne süreceğini düşünüyordu. Evet o sayfada çizdiği gözler bariz bir şekilde ona aitti.

"Benzetmişsindir sen nereden anlayacaksın?"

"Jisung bırak yalanları bir kenara." Diyerek boynuna doğru sokuldu Minho.

"Ben sanatçıyım." Dedi Jisung yerinde dikleşerek. Bu yakınlık ona iyi gelmiyordu. Yandaki katlanmış bir şekilde duran battaniyenin ucuyla oynamaya başladı. "Bana ilham veren herhangi bir şey benim için kullanacağım bir malzeme. Kendini özel falan sanma."

"Sana ilham vermişim işte. Hep yanında olup sana ilham versem sondaki yarım kalmış üst üste duran eller gibi. Beni yapamaz mısın sanat eserin?"

Sanat eseri... Minho ancak böyle adlandırılabilirdi Jisung'un gözünde.

"Yeter. Yeter Minho. Yırtıp atacağım onları. Hiç biri kalmayacak."

Minho onu dudaklarından öperek susturdu.

"Napıyorsun?" Diye sordu Jisung hemencecik geri çekilip fakat arayı fazla açmadan.

"Seni öpüyorum. Saçmalıyorsun çünkü. Yırtıp atmak isteseydin şimdiye kadarki birçok denemende bunu yapabilirdin."

"Ne?"

Minho gülerek bir kere daha öptü onu. "Gözlerimi çizdiğin sayfanın etrafından kırışıklıklar vardı. Denemişsin işte birkaç kez o sayfayı koparıp atmak için. Ama yapamamışsın." Dedi ve onu belinden yönlendirerek koltuğa doğru bırakıp üstüne çıktı ağırlığını vermeden.

"Çok mu zekisin sen?" Diye sordu Jisung.

"Bilmem." Dedi saçlarını okşayarak. "Ne olmamı istersin?"

"Yok olmanı."

"Kırıcısın ama." Dedi Minho sırıtarak.

"Gereksiz şeylere fazla takıyorsun. Kahveyi içmeye devam edelim."

"Ben içicem kahvemi'' Diyerek Minho bacaklarını okşayarak yukarılara doğru çıktı Jisung'un bedeninde. Ne kadar arsızca dursa da hareketleri temkinliydi. Evet deli gibi istiyordu. Jisung'un bedenini de ruhunu da fakat karşısındaki çocuk çok zordu. Onu anlamıyordu. Zorlamayı da asla istemiyordu ama kaçamıyordu ondan.

Belki çok yanlış yollardan ilerliyordu Jisung'u elde etmek adına fakat o Jisung'u hovarda biri olarak tanıyordu. Bunu kendisine kabul ettirmekte zorlansa da Jisung'un geçmişini biliyordu kendince. Herkesi kolay bir şekilde elde eden istediği zaman ortadan kaybolan biriydi Jisung ve belki de Jisung'un gözünde Minho da öyle biriydi. Minho böyle düşünüyordu en azından.

Gözleri yeniden Jisung'un çizimine kaydı. Jisung kaçıyordu kabul etmiyordu ama o gözleri en ince ayrıntısına kadar çizmişti.

Kimse Minho'ya bu kadar ince bir şey yapmamıştı şimdiye kadar.

Çizimi gördüğünde tüm her şeyi alt üst olmuştu. Jisung onunla alakalı bir çizim yapmıştı.

Kafasına üşüşen düşüncelerle Jisung'un bedeninde gezen eli boğazına doğru çıktı ve kavradı fakat sıkmadı. "Başkalarının da gözlerini çizdin mi?" Diye sordu. Sesinde bariz bir kıskançlık vardı.

Jisung kavranan boğazıyla birlikte kalbi hızlanırken "Çizdim tabii benim işim bu. Dedim benim için ne ilham kaynağıysa onu kullanıyorum." Dedi ve bir anda Minho'nun boğazındaki elini onun boşluğundan faydalanarak daha güçlü bir şekilde tuttu.

Minho afallarken bundan yararlanıp ellerini onun bileğine getirdi ve tutup iterek oturur pozisyona geçti bu sayede Minho artık üstünde değildi.

Hala eli sıkı bir şekilde bileğini kavrarken "Ve ayriyeten bunu sorgulamak sana düşmüyor." Dedi ve duvardaki saate bakıp "Saat geç oldu yavaştan git istersen." Dedi ve elini ittirip ayağa kalktı toparlanmak adına.

Kahve bardakların eline alıp "Soğudular içilmez." Demesiyle

Bir anda

Her şey bir anda çok hızlı bir şekilde olmuştu.

Minho evden kovulma ihtimalini siktir ederek onun belini kavrayıp öpmeye başlamasıyla yeniden başa dönmeye kendilerine itiraf edemeseler de zaten buna meyilli halleriyle durumu kabullenmeleriyle bir kez daha keşmekeşin içine ittiler birbirini.

Jisung ona karşılık verirken onu sarmalamak için bilinçsiz bir şekilde elindeki bardakları yere düşürürken çıkan sesle bir an ne yaptığını sorguladı ve şokla onu itti.

Nefes nefese gözleri kocaman bir şekilde elleri iki yana açık Minho'ya bakarken "Ben özür dilerim." Dedi Minho bir adım geri giderek. O da şoka uğramış gibiydi. Bu hareket ona tamamen Jisung'u kaybettirebilirdi.

"Özür dilerim jisung cidden bir an ben kendimi kaybettim."

Jisung yutkundu. Karşısındaki aşık olduğu adamın endişeli haline baktı.

Özlüyordu onu. Hep özlüyordu. Verdiği duyguları da yaşadıkları çekimi de özlüyordu.

Yine yaptı.

Aradaki bir adımlık farkı kapattı ve Minho'yu yakasından iki eliyle kavrayıp kendine çekerek öpmeye başlamasıyla Minho sorgulamadı bile. Hızlı bir hareketle onu kucağına alırken ayrılan dudakları yeniden hızlı bir şekilde birbiri buldu etrafa çarparak giderken masaya çarpmalarıyla kek tabaklarını da yere düşürerek aceleci bir şekilde Jisung'un odasına girdiler.

Ay ben geldim ayolll

Nasılsınız özlediniz mi kitabıı

Yavaştan hızlanıcaz biraz gerilimi arttıralım

Okuduğunuz için teşekkür ederim❤️

STRAY KIDS İLE KALIN 🤍🤍

STRAY KIDS EVERYWHERE ALL AROUND THE WORLD

YOU MAKE STRAY KIDS STAY

🍁

la petite mort | minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin