T W O

4.5K 189 42
                                    

''Pekala, görüşürüz!''

Justin, Ellie'yi kendi evlerinin bir kaç sokak ötesindeki evine bırakırken ona bir öpücük yolladı. Ve havada uçan bu görünmez öpücüğü Ellie yakalayıp yanaklarına serpiştirdi. Justin geri döndü. Eve gider gitmez, onda kalan bir kaç fotoğrafı odasının duvarlarına yerleştirecekti.

Hızlı adımlar ile yürümeye devam ederken, cebinde kalan son fotoğrafı da çıkardı.

Ellie'nin bir kaç fotoğrafı hariç, kendi resmi olan bir fotoğraf onda kalmıştı. Geri dönüp elindeki fotoğrafı Ellie'ye vermeli diye düşündü. Neredeyse evin önüne gelmişti yarın verebilirdi. Ama bunu umursadı, geri döner ve ondan bir öpücük alırdı. Adımlarını hızlandırıp elindeki fotoğrafı sıkıca tuttu.

Onların evine sadece bir kaç sokak kalmış olmasına rağmen, gördükleri ile donup kaldı. Ellie yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Justin bir saniye bile olduğu yerde durmadı. Adımları, koşan birer çift ayağa dönüşene kadar bütün yolu koştu.

Hızla dizlerinin üzerine çöktüğünde Ellie'nin kanayan burnu ile karşılaştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Üzerindeki ceketi çıkartıp kızın burnuna bastırdı ve bir nebze olsun kanamanın durması için çabaladı.

Bağırdı.

Birileri duyabilir diye bağırdı.

Sesini birileri duymuş olmalıydı ki bir bayan evden çıkarak onların yanına doğru geldi. Manzarayı gördüğü anda yüzündeki bütün renk solmuş, kanı çekilmişti. Sonra dudaklarından Justin'i on bin kat endişelendirecek bir feryat koptu. ''Aman Tanrım Ellie!''

Genç bayan cebinden telefonunu çıkarıp, Justin'in tahmin ettiği üzere ambulansı aradı. Alelacele bir şeyler konuşurken Justin ne dediğini duymakta güçlük çekiyordu. Sadece yerde baygın bir halde yatan Ellie'ye bakıyor ve uyanması için fısıldıyordu.

Ambulansın sesi uzaktan duyulduğunda Justin'in kalp atışları biraz yavaşladı. Ama hala endişesi gitmemişti. Yanlarına bir sedye gelip Ellie'yi sedyeye koyana kadar da Justin Ellie'nin elini bir kere olsun bırakmadı.

''Yine aynı şey.'' dedi evin içinden çıkan bayan.

''Hastalığına bağlı yine burnu kanadı.'' bir hemşireye bağırıyordu.

Neler olduğunu bilmiyordu. Daha doğrusu hiç bir fikri yoktu. Ellie o kadar sağlıklı ve mutlu görünüyordu ki. Justin bunun sadece bir bayılmadan ibaret olduğunu düşündü. Ama genç bayanın dediğine göre bu sadece bir bayılmadan ibaret değildi.

Tek istediği, bir an önce gerçekleri öğrenmek olan Justin, ambulans gittiğinde kana bulamış ceketini giydi ve evine geri döndü.

---

Justin, Ellie'den ilk haberi yaklaşık 2 gün sonra almıştı. Endişelenmeye başladığı için onların evlerinin arka bahçesinde bir banka oturmuş her gün beklemeye başlamıştı. Etrafa bakınıyor, telefonunu karıştırıyor ve Ellie'nin gelmesi için dua ediyordu.

Sonra bir arabanın evin önünde durduğunu fark etti. Oturduğu banktan kalkıp öne doğru ilerlerken de arabanın içinden inen Ellie'yi gördü. Hızlı davranıp Ellie'nin yanına gitti ve arabadan çıkmaya çalışan Ellie'ye yardım etti. ''Hey, beni meraktan öldürecektin. Ne oldu?''

Justin o kadar ani bir soru sormuştu ki, kızdaki değişikliği fark edememişti bile. 2 gün önce uzun kahverengi saçlarını önüne gelmesin diye sürekli kulak arkası yapan kızın saçları, şimdi kısacıktı.

Arabanın ön koltuğundan yine aynı genç bayan indiğinde Justin onun Ellie'nin annesi olduğunu anladı. Sürücü koltuğundan da muhtemelen babası inmişti. Babası Ellie'ye seslendiğinde Justin geriye dönüp cevap vermek istedi ama Ellie onu engelledi. ''Boşver Justin. Sadece içeri girelim.''

to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin