Seokjin yeni geldiği bu yere hemen alışmıştı. Başta garipsese de her sabah güneşin doğuşuyla ayağa kalkıyor, giyiniyor dışarı çıkıyor ve temiz havayı soluyordu. Rahip bu saatlerde ayakta olduğundan onunla ibadet ediyor, tapınağı dolaşıyordu. Ardından bir duş alır ve kahvaltı ederdi. Tapınak sürekli nöbet değişen askerlerle korunuyordu. Namjoon onlara eğitim verirken de Seokjin izliyordu. Bazen katılsa da onu yormamaya çalışıyorlardı. Yolgezer ise daha farklı şeyler yapıyordu. İki köye de gitmişti. Orada köylülerle sohbet etmiş kendini bu kısa sürede sevdirmişti. Bir hafta olmuştu Prens buraya geleli ve köyün liderleri sırayla gelmişti onu ziyarete. İsteklerini kral'a iletmelerini de arzu etmişlerdi. Prens söz vermişti onlara. Ardından Yolgezer Hoseok ve Yoongi denen çocuklarla çabucak kaynaşmıştı. Prens bunu biraz kıskanmıştı. Özellikle Yoongi denen gençle gülmesini bile sinir bozucu bulmaya başlamıştı. Onlardan küçüklerdi. İkisi de yirmi iki yaşındaydı. Köyde olan ailelerine yardım ediyorlardı. Ama tapınağa gelmeyi de ihmal etmiyorlardı. Seokjin başta iki küs köyden bu kadar iyi arkadaş çıkmasına şaşırmıştı. Ama küçüklüklerin birlikte geçmesini duyduğunda şaşılacak bir şey olmadığını anlamıştı. Jimin de tatlı çocuktu. Prense burayla ilgili bilgi veriyor, daha önce görmediği yemekleri yiyordu. Jimin'in askerlerin talimlerini izlerken korktuğunu gördüğünde şaşırmıştı. Ancak buna da alışmıştı Rahibin genç sağ kolu. İlgiyle takip ediyordu artık askerleri..
Seokjin buraya geleli bir hafta olmuştu ve dördüncü gün Kral'dan mektup gelmişti. Bir yılını iyice geçirmesini dilemiş, sağlığına dikkat etmesi gerektiğini söylemişti. Seokjin ise sevgi dolu bir mektupla cevap vermiş, sağlıklı bir şekilde döneceğini yazmıştı. Burada kalmanın ne gibi fayda sağlayacağını bilmese de kalacaktı. Gitmesi gerektiğinde gidecekti. Şimdi ise Namjoon ile birlikte tapınağın kütüphanesinde kitap okuyorlardı. Çok az kitap vardı. Rahibin bulabildiği kadar getirdiği kitaplar hep bilgi üzerineydi. Seokjin de sanat üzerine olan bir kitabı okuyordu.
Okuma alışkanlığı fazla yoktu,varsa da Namjoon sayesindeydi. Ancak buna daha fazla dayanamadı. Kitabını kapatıp ayağa kalktı."Biraz hava alacağım, sen devam et Namjoon." Komutan güldü.
"Kitap okumaktan kaçıyor musun?"
"Ne? Hayır,tabii ki. Sadece başka şeylere de bakayım." Arkadaşı Namjoon onu tanıyordu.
"Pekala git bakalım." Seokjin gülümseyip kitabı aldığı yere koydu ve çıktı küçük yerden. Dışarı çıktığında gözleri acıdı. Güneş ışığına alışana kadar böyle sürdü. Ellerini arkasında toplayıp etrafa baktı. Tapınağın uzağında ağaçlar vardı. Büyük bir ormanın ağaçları idi. Akşamları bu kadar soğuk oluyorsa kışın kim bilir ne kadar soğuk olurdu? Kaldıkları yere doğru ilerlerken sesler duymuştu. Bu sesler gülme sesiydi. Bu nedenle adımlarını hızlandırdı. İlerisinde gördüğü kişilere baktı. Neyle uğraşıyorlardı acaba? Adımlarını yavaşlatıp onların yanına doğru yürümeye başladı. Yaklaştıkça sesler keskin, anlamlı bir şekilde kulağına doluyordu.
"Kucağıma gel, hadi." Hoseok demişti bunu
"Aptal! Seni anlayabilir mi? Daha küçük." Taehyung, yoongi'nin söylediği şeye güldü.
"Ha büyük olsa anlardı yani?"
"Ben öyle bir şey mi dedim?" Seokjin onların bu hallerine güldü.
"Neler oluyor?" Diyerek konuya dahil oldu. Hoseok ve Yoongi sesini duyar duymaz eğildi.
"Eğilmenize gerek yok. Şimdi neler oluyor?" Hoseok bir adım yana kaydığında Seokjin yerde patileri üzerinde duran, dilini dışarı çıkarmış küçük bir köpek gördü. Ama bu çok tatlıydı!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Men In Love Taejin/Vjin [Tamamlandı]
FanfictionJoseon Hanedanlığı... Dönemin en güçlü Kralı Woo Hyuk'un 4. oğlu Kim Seokjin amansız hastalıkla mücadele eder. Halk ve Kraliyet hüzün içindedir. Kral bu hastalıktan kurtulması için yeryüzündeki tüm hekimleri ağırlasa da sonuç vermez. Ve kral bir g...