31

203K 16.7K 9.3K
                                    

Bu bölüm 27. bölümün devamı. Araya geçmişi eklemem gerekiyordu çünkü Soner'in de aslında Beste'ye karşı boş olmadığını ancak bu şekilde daha iyi aktarabilirdim size. Şimdi ise öpüşmelerinden sonrasıyla devam ediyoruz, iyi okumalar <3

Anıl Emre Daldal - M.

BESTE'NİN AĞZINDAN.

Avuçlarımın içine doldurduğum suyu yüzüme çarparken suratımda asla silemediğim bir sırıtış vardı. Birkaç dakika öncesine kadar Sonerle dip dibe oluşumuz, bana kendini açması ne kalbime ne de bedenime iyi gelmişti. Kalbim hâlâ göğüs kafesimi kırıp dışarı çıkmak istercesine atıyordu ve ellerimde heyecandan kaynaklı ufak bir titreme vardı.

Yüzüme birkaç kez art arda su vurup doğrulduğumda ellerimi lavabonun kenarına yaslamış ve aynadan yüzüme bakmıştım. Yanaklarımda hafif bir kızarıklık vardı. Vücudumu sıcak basması ve biraz da utanmamdan kaynaklı bir kızarıklıktı. Soner beni öptükten sonra geri çekildiğimizde gözlerimi açıp yüzüne bakamamıştım. O da beni zorlamamıştı. Kendime geldiğimde kaçarcasına kucağından kalkıp kendimi banyoya atmıştım.

Ne kadar şu an mutlu olsam da içimde üzgün bir kısım da vardı. Kalbim hâlâ Soner'in geçmişinin üzüntüsünün burukluğuyla atıyordu. Ben anlattığında kendimden geçmiştim, fena olmuştum. O bütün bunlara nasıl katlanmıştı ve hâlâ katlanmaya devam ediyordu? Ailesini birer birer kaybettiği bu evde kalabilmesi benim için imkansız gibi bir şeydi. Onun yerinde ben olsaydım intihara iki kereden daha fazla kez kalkışmış olurdum. Onca şeye rağmen Soner tedavi görmeden, hiç kimseden yardım almadan yaşayabiliyordu.

Buna yaşamak denilebilirse.

Hüzünle iç çekip bakışlarımı aynadan ayırdım. Soner bugün bana geçmişini açarak aramızdaki bir duvarı yıkmıştı. Beni öperek ise benden asla kurtulamayacağını kabul etmişti. Bu saatten sonra her anında yanında olacaktım, olmalıydım.

Banyodaki işim bittiğinde kapıyı açarak dışarıya çıktım. Derin bir nefes alıp artık utanmadığımdan emin olduktan sonra Soner'in odasına doğru yürümeye başladım. Odaya geri döndüğümde Soner'i bıraktığım yerde değil de yatağında otururken bulmuştum. Sırtını yatak başlığına yaslamıştı, bakışları direkt kapıda olduğundan içeri girer girmez elalarıyla karşılaşmıştım. Artık o elalarda mesafe göremiyordum, Soner aramızdaki görünmez mesafeyi yok etmişti. Başından beri istediğim tam olarak buydu, sonunda başarmıştım.

Çalışma masasına bıraktığım bilgisayarıma yöneldim. "Sana Sims'teki evimizi göstereceğim."

Daha on dakika öncesine kadar ağlarken şimdi bir anda eski neşeli tavrıma bürünmüştüm. Anlattıkları beni çok yaralamıştı ama zaten Soner her gün bu gerçeklerle yaşıyordu. Daha fazla üzülmeyi, ağlamayı sonraya saklayacaktım. Biraz sonra gittiğimde o yine bu mezarlıkta yalnız kalacaktı, en azından kısa süreli de olsa ona dertlerini unutturmak istiyordum.

Bilgisayarımı alıp Soner'in yanına giderek yatağa oturdum. Yatağın üzerinde emekleyerek Sonerle duvar arasındaki boşluğa oturdum. Bilgisayarı bacaklarımın üzerine koyup açma tuşuna bastığımda kafamı çevirip Soner'e bakmıştım. O zaten bana bakıyor olduğundan göz göze gelmiştik. Sevgi pıtırcığına dönmüştüm resmen Soner'i sarıp sarmalak istiyordum, o kadar çok seviyordum ki onu. Başta kabullenmek zor olmuştu ama kabullendikten sonra hislerimi bilerek hareket etmek kolaylaşmıştı. Ben bile şaşırıyordum bir insanın bir başkası tarafından nasıl bu kadar çok sevilebileceğine.

Belki de ben yaratan tarafından Soner'in hayatına bilerek gönderilmiştim. Onu seven herkesin etrafından birer birer eksildiği hayatında Soner'e sonsuz sevgi vermek için vardım.

İZLER KALIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin