Çıkmaz

613 89 16
                                        

23 Haziran 2014

Gözümü açtığımda beni karşılayan ilk şey ufak camdan sızıp gözümü kamaştıran ışık hüzmesiydi. Diğerleri hala uyumaya devam ediyordu ama dışarda koridordan gelen seslere bakılırsa bir çok kişi benden önce uyanmıştı bile.  Düşündüğümün aksine oldukça rahat bir uyku çekmiştim gemiye bindiğimden beri içimde olan gerginliği artık hissetmiyordum, ayağa kalkıp dışarıyı izlemek için küçük cama yaklaştım, ağzımı şaşkınlıkla açıp denizin güzelliğiyle büyülendim adeta masmavi ve pırıl pırıl bir deniz vardı karşımda. Henüz hiç birimiz o masmavi pırıl pırıl suların bizim mezarımız olacağının farkında değilken göze ne de güzel gözüküyordu değil mi?  Hava yavaştan açılıyordu  ve sanırım Jeju adasına yetişmemize pek bir şey kalmamıştı ilerde az da olsa gözüküyordu. 

Koridorda Sehun hocanın yankılanan sesi bizim odaya yaklaşıyordu. Tek tek kamaralara girip öğrencileri uyandırıyor olmalıydı. Bizim kamaraya girip beni ayakta görünce "İşte örnek öğrencim Han Jisung" dedi gülümseyerek. Gülümsemesine karşılık gülümsedim bende, içimi sıcacık ediyordu okulu sevmemin en büyük sebebi kesinlikle bu adamdı.

"Arkadaşlarını uyandırıp kahvaltıya gidin biraz enerji depolayın. Varmamıza pek bir şey kalmadı"

Hafifçe eğilerek "tamam hocam" dedim. Gerçekten bir an önce kahvaltıya gitmek istiyordum, sabahları her zaman inanılmaz aç uyanıyordum ve bugünde istisna değildi Sehun hoca çıkar çıkmaz benim ranzamın hemen yanındaki diğer ranzada uyuyan Wooyoung'u uyanması için biraz dürttüm, herhangi bir tepki vermediğini görünce boynunu gıdıkladım, yine uyanmamış sadece eliyle sinek kovalar gibi bir hareket yaparak tepki vermişti. Uyanmayacağını anladığımda Wooyoung'un üzerine attım kendimi. Beni üstünden itip yere fırlatırken, "Defol lan!" diye çıkıştı o sırada ben düşmenin acısını verdiği güzel kalçamı okşuyordum. Yine de pes etmeyip yapıştım yakasına ve onu da benim yanıma yere çektim, çığlık atmış ardından bana bir şeyler söylendikten sonra okkalı bir küfürle pes edip kalkmıştıı. Sıra kimi uyandıracağıma karar verirken zaten diğerlerinin çoktan Wooyoung'un çığlığına uyanıp ne olduğunu anlamaya çalışarak bize baktığını fark ettim.

Sonunda hepimiz kafteryaya vardığımızda, çoktan bir sürü öğrenci yemeğini almış yiyordu. Sua uyandıktan sonra aramızdan ayrılmıştı ve bu oldukça mutlu olmamı sağlamıştı geriye sadece Yeonjun, San, Wooyoung, Minho ve ben kalmıştık hepsi yemeğini alıp masaya oturduğunda ben halen ne yesem diye düşünüyordum. Sonunda ne yiyeceğime karar verip yemeğimi aldıktan sonra yanlarına gittim ve Minho'nun yanındaki boş sandalyeye tepsimi gürültüyle masaya vurarak oturdum. Yeonjun "Yavaş olsana lan!" diye çemkirdi bana, gözlerimi devirdim ve onu duymamış gibi yaptım. Minho'ya dönüp gözlerimdeki ilgiyi ona verdim. Sabah sabah salata yiyordu, gerçi iyi bir basketbolcu olup kendine dikkat ettiğini düşünürsek normaldi. Onunkinin aksine ben biri tost ve yanına atıştırmalık bir şeyler almıştım. Daha önce herkesin ağzından onun ismini duyuyordum ve neden bu kadar ilgi duyulduğunu anlamlandıramıyordum, ama şimdi anladım ki gerçekten ilgi duyulası birisi, çatalı tutuşu bile ne güzeldi. Benim bakışlarımı hissetmiş olacak ki kafasını kaldırdığında göz göze geldik. Kendisi gülümsüyordu bende onun gülümsemesine karşılık verdim.

"Gece nasıldı? Benim için kesinlikle berbattı halen daha midem bulanıyor" diye sorup kendini cevapladı San. 

"Daha önce bir kaç kez gemiye bindiğim için alıştım fazla bir şey hissetmiyorum." Konuşan Minhoydu 

"Gerçekten mi?" Sesimdeki hayranlığı gizlemeden devam ettim "Nerelere gittin peki?"

"Bir kez Jeju bir kez de Busan" 

Wir Sinken /MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin