Seokjin bir kez daha gerindi. Yumuşak yatağında gezinen bedeni ile gülümsüyordu. Yolculuğa çıktığından beri uzak kaldığı kaliteli yatakları özlemişti. Kendine ait sıcak odası, yatağı vardı. Yeniden kişisel bir alana sahip olmak onu rahatlatmıştı. Yolda iken sürekli tetikte olmaları yüzünden saray hanımı ve Baekhyun ile yolculuk etmek... Biraz sıkıntılı olmuştu.
Güneş çoktan doğmuş, ışıklar odasına süzülmüştü. Dışarıdaki sesleri duyuyordu. Ama kalkmak istemiyordu. Jin gözleri kapalı bunları düşünürken kapısı çalındı.
"Efendim, kahvaltınız hazır. "
"Gelin saray hanımı.". Seokjin yer yatağında oturur vaziyete geldi. Saray hanımı ve üç hizmetli eğilerek geldi.
"Günaydın efendim.". Saray hanımının yüzünde burada olduğu için rahat bir gülümseme vardı, Seokjin fark etmişti.
"Günaydın saray hanımı. " Jin ayağa kalktı.
"Sizi giydirelim efendim." Seokjin kafasını salladı. O ayakta dururken hizmetliler giyeceği kıyafetleri ayarlamaya çalışıyordu.
"Namjoon uyandı mı? "
"Evet. Komutan çoktan dışarıya çıktı efendim. " Jin kafasını salladı. Namjoon emniyetten yana ipleri sıkı tutuyordu. Hizmetliler Prensi güzelce giydirdi. Onlarında yüzünde bir gülümseme vardı. Herkes burada olduğu için mutluydu... Gerçi yolgezer burada mıydı hala? Prens merak içinde kaldı. Ondan habersiz gitmezdi değil mi? Gitmesini istemiyordu işte... Zorla kalmasını mı emretmeliydi? Prens güzel kıyafetini giydikten sonra oturdu. Hizmetliler kahvaltısını önüne getirdi. Seokjin güzelce yemeğini yedi. Saray hanımı onun güzelce beslenmesini izledi. Ardından ilaçlarını aldı. Dışarı çıkmak için heyecanlıydı. Ilaçları içer içmez dışarı çıkmak üzere ayağa kalkmıştı ki Baekhyun ve hekimler içeri girdi.
"Efendim Hekimler sizi görmek istediğini söyledi. " Jin derin bir nefes aldı. Bıkmıştı bundan. Ancak yapacak bir şeyi yoktu. Yatağa uzandı. Hekimler gelip iyice baktı ona.
"Bir şeyiniz görünmüyor Prensim. Ancak siz yine de dikkat edin. Ava değişimi hastalığınızı tetikleyebilir." Diye uyarıda bulundu yaşlı olanı.
"Kendime dikkat edeceğim hekim. " Jin yataktan kalktı. Odasından çıktı. Etrafa şöylece bir baktı. Küçük odaları vardı. Büyük bir yerdi ama. Seokjin dışarı uzanan yöne doğru yürüdü. Dışarı çıktığında Maisan'ın sert havası tenini yalayıp geçti. Yüksek yerde olduğundan havası soğuktu ama Prens umursamadı. Temiz hava ona iyi geliyordu. Askerler nöbet yerlerine geçmiş, görevlerine başlamıştı. Seokjin tapınaktan çıktı. Etrafta yürümeye başladı. Koruyucu yazıları gördü. Birkaç tapınak çalışanı eğilip ona selam verdi. Jin gülümseyerek cevap verdi. Ardından Jungkook ve namjoonu görmüştü. Onların yanına gitti. Iki komutan onu görünce saygıyla eğildi. Namjoon, Prense sarıldı.
"Sonunda buradayız Namjoon-ah." Komutan gülerek kafasını salladı. Seokjin sonra Jungkooka sarıldı. Genç komutanı da en az Namjoon kadar severdi. Jungkook'ta ona tüm samimiyetiyle sarıldı.
"Buraya sağ salim gelmenize sevindim efendim."
"Ben de sevindim Jungkook. Sizi yeniden gördüğüm için mutluyum." Gerçek bir gülümseme bahşetti komutana.
Sonra Namjoon'a döndü."Kral'a buraya geldiğimizi haber verdik Prensim. Mektup şafakta yola çıktı. " Jin derin bir nefes aldı.
"Umarım burası bana iyi gelir Namjoon."
"Geleceğine eminim Prensim. " Ardından sözlerine devam etti Namjoon.
"Buraya bir düzine daha asker istedik Prensim. Tapınağın ağırlayacağı kadar askeri getirmekten çekinmemem söylendi. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Men In Love Taejin/Vjin [Tamamlandı]
FanfictionJoseon Hanedanlığı... Dönemin en güçlü Kralı Woo Hyuk'un 4. oğlu Kim Seokjin amansız hastalıkla mücadele eder. Halk ve Kraliyet hüzün içindedir. Kral bu hastalıktan kurtulması için yeryüzündeki tüm hekimleri ağırlasa da sonuç vermez. Ve kral bir g...