Merhaba, hepiniz hoş geldiniz. Bölümü keyifle okumanızı diliyorum.
Görüşmek dileğiyle...###
Babasının 'Bu gece' dediği sırada kapının ardından odasına doğru geçen Nazenin buz gibi olan gözleri Metehan'ın üstüne kilitlenmişti. Az evvel utanınca adamın gözlerine bakmamak için kaçırdığı gözleri bu sözlerle kendisine ihanet etmişti sanki. Öylece donup kalırken tek yaptığı ona bakmaktı. Dili susuyor ama gözleri öyle endişe dolu konuşuyordu ki Metehan bunu hemen anlamıştı. Tıpkı abisinin gittiği günkü gibi puslanmış, yeşil hareleri koyulaşmıştı. O gözlerdeki ifadenin ne olduğunu daha fazla düşünmeden gözlerini ayırdı ve Seyfettin Paşa'ya döndü.
"Emredersiniz Komutanım." Deyip fazladan tek kelime etmeden evinin kapısını açtı. Onlara başıyla selam vererek kapıyı kapattı. Nazenin de babasıyla eve girip kapıyı kapattıktan sonra salona geçip oturdular. Ancak ne baba kızın, ne de kapı önünde geçen konuşmayı içeriden dinleyen üç kadının ağzını bıçak açmadı. Dakikalar sonra apartmandaki diğer dairelerin kapıları açılıp kapanmış ve adım sesleri duyulmuştu. Pençe Timi göreve gitmek için evlerinden ayrılıyordu.
Sessizce yerinden kalkan Nazenin, ardından bakanlara aldırmadan yeniden kapıya gitti. Derin bir nefes alıp kapıyı açtığında merdivenlerden inmek üzere olan Binbaşıyla göz göze gelmişti. Kuruyan dudaklarını dilinin ucuyla zar zor ıslattı.
"Sağ salim geri dönün. Abimle birlikte." Başını usulca sallayan Metehan
"İnşallah." Deyip bir an sustu. Nazenin'e yaklaşıp birkaç adım ötesinde durduğunda sözlerine devam etti.
"Kendinize dikkat edin."
"Siz de kendinize dikkat edin. Allah'a emanetsiniz." geri geri adımlayarak evine girdi ve kapıyı kapatmadan önce tek yaptığı Metehan'ın gözlerine uzun uzun bakmak olmuştu. Salona geri döndüğünde yan yana oturan anne ve babasının arasına oturup, ikisinin de ellerini sıkıca tuttu. Bu sırada Seyfettin Bey az ötedeki koltukta oturan Birce'yi yanına çağırıp kolunun altına alırken, Meliha Hanım da aynı şeyi Sinem'e yapmıştı. Üç genç kadın da koltuğa sığışıp, görmüş geçirmiş bu iki insanın omzuna başını dayamıştı.
"Sağ salim dönecekler değil mi?" Diye ürkekçe soran Birce kızın başının üstünü usulca öpen Seyfettin
"Dönecekler inşallah. Sonra düğününüzü yapacağız. Birce kızla, deli oğlanın düğününü..." Deyince Birce başını kaldırıp gözlerine bakmıştı. Yüzündeki gülümsemeye rağmen gözlerindeki yaşlar belli oluyordu. Birce'nin endişelerini, korkularını anlıyordu ve onu rahatlatmak için bir yol arıyordu ki aklına gelen şeyle sol kolunun altında tuttuğu Nazenin'i usulca dürterken
"Kız, görümce. Takını hazırladın mı? Biri abin, biri en yakın arkadaşın. Masrafın büyüğü sende. Maaşı yettirebilecek misin?" diye sormasıyla yanındaki dört kadını da güldürmüştü.
"İlahi Seyfettin, seninki de soru mu? Biz her şeyi hazır ettik kızım sen alma diyeceğin yerde, dediğine bak." Nazenin hepsine özlemle bakarken babasının göğsüne doğru sokuldu. Bu esnada Birce'ye de haylaz bir bakış atıp göz kırpmıştı.
"Aaa, benim yerime de aldınız mı? İyi o zaman ben gönül rahatlığıyla maaşımı ezebilirim." Demesiyle hepsi yeniden gülmeye başlamıştı.
"Eşek sıpasına bak Meliha. Hemen hazıra kondu. Hiç demiyor ki ben kendim hallederim." Babasına sıkıca sarılıp yanaklarını öptükten sonra ayaklandı.
"Yalnız, eşek sıpası dediğin o kıza dön bir bak isterim Seyfocum. Senin sıpa, Hanım bir Vali oldu da." Seyfettin Bey başını usulca sallayıp bıyık altından gülerken Nazenin havalı havalı göz kırpmış

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
RomanceHemdem; canciğer olmak, çok yakın dost, yoldaş olmak anlamına gelmektedir. Birlikte, manasındaki 'Hem' kelimesiyle, nefes, can, zaman manasındaki 'Dem' kelimesinden oluşmuştur. Hemdem olunan kişi ile aynı zamanda yaşamak, aynı nefesi almak, bir can...