Y/N: Yara bere karavana sevmek yok. Dedim ama, kalbim sanki karakolda...
"Alo, Jen?" karşıdan gelen hıçkırıklarla bir anda kalbimi korku sardı. "Bir sorun mu var? İyi misin? Taehyung'a mı bir şey oldu?"
Jennie biraz soluklanırken sessizce onaylamayan mırıltılar çıkartı. Sorun yoktu. Rahatlamıştım. Korkuyla kalktığım televizyon karşısındaki koltuğuma geri oturdum. Evimin dağınıklığı bir anda beni rahatsız ederken ellerim telefonu hoparlöre aldı ve etraftaki kahve bardaklarını toplamaya başladı.
"Kook, sanırım Tae ve ben ayrılacağız. Hiç iyi gitmiyor. O..." durdu ve soluklandı "O hiç iyi değil. Uyuyamıyor, yemek yiyemiyor ve sürekli kendini benden uzaklaştırıyor. Evleneli daha ne kadar oldu..."
Gülümsedim. Tek kötü olan ben değildim.
"4 ay bile olmadı. Ve evde değil. Şey... O..." cümlesinin gerisini getiremeyip hıçkırmaya başladı. Yüzüm acıyla buluştuğunda sessizce ağlamamasını fısıldadım. Çünkü yaşadığı şeyleri daha önce yaşamış olmam bana tam bir empati yaptırıyordu.
"Burada değil Jen. Biliyorsun artık çok... Çok yakın değiliz."
"Ona ne oldu Kook? Ne oluyor...? O senin dibinden bile ayrılmazdı. Şimdi yanına bile gelmiyor." Telefonu hoparlörden alıp koltuğuma geri oturduğumda çaresizce camdan dışarıya baktım. Orada bir hayat varken benim içimde yaşam yoktu.
"Bilmiyorum Jen, sanırım o art-" kendimi zor da olsa susturduğumda telefonun ardından gelen sesle irkildim. Kapı açılmış, Jen 'Tae...' diye fısıldamıştı. Sanırım eve gelmişti. En azından başına kötü bir şey gelmediği için şükrettim.
"Kook, ben kapatıyorum. Sonra konu-" onu bölen ses Taehyung'un sesi oldu.
"Telefonda Jungkook mu var? Siz... Siz konuşuyor musunuz?" Jen de benimle birlikte derince bir nefes aldığında ben de gerilmeden edemedim.
"Tabii ki konuşuyoruz, o senin arkadaşın olduğu kadar benim de arkadaşım. Tabi son zamanlarda arkadaş gibi davranmadığın için garibine gidebilir."
"O benim arkadaşım değil..."
Jennie hızla telefona mazeretler sıralarken Taehyung'un dediği cümleyle gülümsedim ve telefonu kapatmadan önce ben de tek bir cümle söyledim.
"Biz zaten hiç yakın olmadık."
Teni tenimde soluklanmışken, dudakları dudaklarımda yeşermişken biz hiç yakın olmamıştık. Çünkü biz iç içeydik. Ama şimdi düşündüğümde aslında hiç de yakın olmadığımızı fark etmiştim. Ben bazı şeyleri çok sonradan fark etmiştim...
***
Sana bugün selam vermeyeceğim, sana bugün sevgi kelimeleri bile kullanmayacağım. Sen aşkımı, sevgimi, güvenimi öyle derinden sarstın ki nasıl dayandığıma şaşırıyorum. Nasıl 7 aydır dayandığımı sorguluyorum.
Lanet olası, seni ben hiç mi tanıyamamış, ne yaptıysam sana yaranamamış mıyım? Sevgimin bedeli bu muydu, söylesene?
Dayanamıyorum, bana geri bir dönüş yolu bırakmadığın için dayanamıyorum. Bu yüzden gidiyorum yabancı. Ama sen beni yollarda bekleme olur mu? Ben biliyorum... Ben biliyorum çünkü en dibine kadar yaşadım.
Giden geri dönmez boşa bekleme...
Zaten bana da geri dönecek bir yol, yüz yüze bakacak göz bırakmamışsın. Aptal insan, benim hayatımı paramparça etmişsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nine Letters || Taekook
Romance"Sessiz sedasız gitmek isterdim. Biliyorsun beni Taehyung, duygularımı asla korkuyla saklamam, onlara kelepçe vurmam. Öyle işte... Sanırım çok uzatmamalıyım. Elveda Taehyung, Gitmeden önce sana son kez papatyam diye seslenmek isterdim fakat sen bunu...