Y/N: Bizim gibisi yoktu...
Aynadaki yansımama baktığımda hafifçe gülümsedim. Üzerimde lacivert bir takım elbise vardı. Yaka kısmına boncukla bir yol yaptırmıştım. Kendime özen göstermiştim. Çünkü bugün sevdiğim adamın düğünü vardı. Ve ben onun nikah şahidiydim...
Geçen 2 ayda Taehyung benim yanımdan taşınmış, tüm eşyalarını almış ve ona dair ne varsa söküp kendisiyle beraber götürmüştü.
"Kook, çok yakışıklı olmuşsun!" arkamda Jennie'yi gördüğümde ona dolu gözlerle baktım. Çok güzel olmuştu. Kelimelerle anlatamazdım.
"Jen... Çok güzel olmuşsun. İnanamıyorum. Taehyung gerçekten mükemmel bir karar vermiş." evet benim papatyam güzel bir seçim yapmıştı. Ben sadece onun papatya tarlasına gizlice girip olmadık yerde çıkan bir yabani ottum.
"Ah Kook, buraya gel." Jennie hızlıca beni kollarında aldığında sanki bu desteği bekliyormuşum gibi sessizce ağlamaya başladım. Haykıra haykıra ağlamak istesem de yapamadım. Ben hayatım boyunca başkalarının yanında sessizdim. 7 ay kalmış ömrümü bununla harcayamazdım.
"Ne oluyor burada!" Taehyung gülerek odaya girdiğinde biraz duraksadı ve derince bir nefes aldı. "Bensiz mi kucaklaşıyorsunuz?" dudaklarını bükerek bize sarıldı.
Elleri ensemi bulduğunda titremeden edemedim. O da titremişti. Gözleri anında gözlerimi bulurken o gözlerde sadece birazcık pişmanlık aradım. Ama orada özlemden başka bir şey bulamadım.
Taehyung, sen hiçbir şey olmamış gibi beni mi özlemiştin?
Senden nefret etmem için her gün yeni bir neden oluyordu. Ama neden her nedende daha da sökülüyordu ruhum?
Düşüncelerim kafamdan uzaklaşırken ben de kendimi hızla geri çektim. Bir şey olmamışçasına onları kapıya doğru sürüklerken gülümsemeye devam ettim.
Onlar dışarı çıktığında ablam hafif şiş karnıyla kapıda beni karşıladı. Ona hızlıca sarıldığımda bana hayretle baktı.
"Kook, sen..." hızlıca gözlerime odaklandı bakışları "Sen neden bu kadar zayıfladın?" sorusunu geçiştirmek için sebep aradığımda elleri yanaklarımı buldu.
"Ben senin her zaman yanındayım biliyorsun değil mi? Bana her şeyi anlatabilirsin. Seni asla yadırgamam."
İçimde olup bitenleri belli etmediğimi sanırken ablam ruhumun en ücra köşelerinde beni bulup çıkarmış ve keşfetmişti. Ama açık veremezdim. Ya da ağlayamazdım. 'Acım fark ediliyor da neden Taehyung beni ellerimden tutup da kollarına almıyor!'
Ablama hızla işimle ilgili birkaç yalan fısıldadığımda gözlerindeki hayal kırıklığıyla bana son bir bakış attı ve beni içeri çekiştirmeye başladı.
Süslü salona girdiğimizde etraftaki mor ve beyaz parıltılara baktım. Bu bizim düğünümüz için hayal ettiğimiz salona çok benziyordu. Her zaman yaptığım gibi gülümsedim.
Sadece gülümseyebiliyordum çünkü... Şayet bunu yapamasaydım olduğum yere çöküp ağlayabilirdim.
Ablamın yanında hızla ilerlerken mor bir sandalye bulup oturdum. Ve içeriye giren çifti izlemeye başladım. Kabul etmiştim, ikisi çok yakışıyordu.
"Jungkook..." ablam fısıldadığında ellerime uzanmış ellerini gördüm "Sen, sen Taehyung'a aşık mısın?" düşünmeden cevapladım. Bir nefeste çıkıverdi ağzımdan tüm acım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nine Letters || Taekook
Romance"Sessiz sedasız gitmek isterdim. Biliyorsun beni Taehyung, duygularımı asla korkuyla saklamam, onlara kelepçe vurmam. Öyle işte... Sanırım çok uzatmamalıyım. Elveda Taehyung, Gitmeden önce sana son kez papatyam diye seslenmek isterdim fakat sen bunu...