Y/N: Asıl intihar, gün be gün yaşamakta...
Taehyung, neden ona bana baktığın gibi bakamıyorsun? Bunun bile farkında değil misin? Neden ellerin onun beline sarılamıyor? Ve neden sen hala bunların farkında olmana rağmen kollarına beni almıyorsun?
Hüzünle yüzümü buruşturduğumda önümdeki bilgisayara geri döndüm. Yetiştirmem gereken bir kodlama vardı. 8 ay sonra ölecek birine göre ısrarla çalışıyordum. Belkilerle yaşıyordum. Belki, belki Taehyung hatasının farkına varır da bana geri döner diye.
Düşüncelerimi dış kapının açılması böldüğünde hızla kapıya yürüdüm. İçeriye ellerinde poşetlerle giren Jennie ve Taehyung'a baktığımda Taehyung'un gözlerinden bir anlık da olsa geçen hüzün parıltısını yakalayabildim. Jennie bana yumuşak bir sesle selam verdiğinde ben de ona doğru yürüdüm ve sarıldım.
"Hoş geldin Jen! Nasılsın? Gününüz nasıl geçti?" bu şekilde yaşamak bana acı veriyordu. Yalandan konuşmak, davranmak...
"Kook, günümüz çok iyiydi! Çok güzel şeyler aldık! Ayrıca ev de aşağı yukarı hazır. Bu yüzden Tae'nin eşyalarının bir kısmını toplayacağız."
Taehyung, göz göre göre benden uzaklaşıyordu. Hızla gülümsedim ve kolay gelsinli birkaç cümle sıralayarak işim olduğunu söyledim. Odama doğru ilerledim. Taehyung'a bakamıyordum. Baksam gözlerimin ona yalvaracağını biliyordum. Daha fazla gururumu incitemezdim. 8 aylık bir ömrüm kalmışken 8 ayımı da harcayamazdım.
Masamın başına geçtiğimde açılan müziğe karşı gülümsedim ve işime devam ederken şarkıya eşlik etmeye başladım.
"We only said goodbye with words, i died a hundred times. You go back to her..." yutkundum ve devam ettim "I go back to us...".
Ben hep bize dönerken o her zaman benden hariç her yere dönmüştü. İçerlediğim çok şey varken her şeyi içimde yaşamak beni incitiyordu.
Hızlıca işimi bitirdiğimde çalan kapıya ilerledim. Ve kapıyı açtım.
"Jungkook, şey..."
Sanki her zaman beni kırmıyormuş gibi cümlesini kafasında tartıyordu. Ellerim buz tuttu. Ondan bir anlığına da olsa nefret etmek istedim.
"Efendim Taehyung?"
"Biz eşyaları toplamayı bitirdik. Sanırım bu akşam gelemeyeceğim. İyi olacak mısın?" gözleri üzerimde dolaştığında sırıttım.
"Ölmem herhalde. Zaten yakında hiç burada olmayacaksın. Sorun değil." Bir cümlede üç yalan söylemiştim.
Ölebilirdim...
Zaten sen hiç yanımda olmamıştın...
Ve yanımda olmaman kocaman bir sorundu...
"O zaman biz gidiyoruz. Görüşürüz."
"İyi eğlenceler."
Gülümsemem kapımı kapattığımda solarken dolan gözlerimle yatağımın yanındaki komodine ilerledim. Çekmeceyi çektiğimde karşıma çıkan bir mektup ve fotoğraflarla derin bir nefes aldım. İkinciyi yazmanın vakti gelmişti.
Taehyung başka bir bedene dokunmak için gittiğine göre ikinci mektubumu yazabilirdim...
***
Merhaba yabancı,
Bugün bana ne kadar yabancı olduğuna şahit oldum. Biraz zordu hazmetmesi. Sen ona gittiğinde onun bedenine karıştığında bize ne kaldı diye düşünmeden edemiyorum Taehyung. Böyle mi olması gerekiyordu?
Ben seni hiç kimseye anlatamamışken, anlatamıyorken beni bu acıların içinde tek başıma bırakman ne kadar doğruydu?
Ben kimsesiz kaldım Taehyung. Hiç kimseye derdimi, aşkımı ve bizi anlatamadım. Defalarca parçalandım, defalarca kanadım. Ama gülümsemeye devam ettim.
Ama ne düşündüm biliyor musun? Devam etsek bile senin gibi bir korkakla olmak beni daha çok yıpratırdı. Daha çok çekerdi beni toprağın içine.
En azından gittin benden ve ben ne kadar da aptal olduğumu gördüm.
Hiç görmediğim anne sevgisini neden sende aradığımı, neden ruhsal ağrılarımı ellerine bıraktığımı anladım. Bu ilişkide korkak olan senken aptal olan bendim.
Ama Taehyung... Sen bana cesaretsiz diyemezsin. Kimse diyemez! Ben en çok sana karşı cesaretliydim. Korkmadım... Ben bizden korkmadım.
Ve ne var biliyor musun? Ben sevdim. Bu ilişkide tek ben sevdim. Daha düne kadar bana öyle bakıyor, böyle bakıyor diye içim içimi yedi ama Taehyung, sen beni hiç sevmedin. Sen sadece sana iyi geldiğimi hissettiğin için yanımda durdun. Ardından ise bana benzeyen birini buldun. Ama o toplumsal kurallara benden daha çok uyuyordu.
Aşk, aşktır Kim Taehyung. Aşkın cinsiyeti olmaz.
Aşk, cesurluk ister. Aşk çok şey ister...
Hiçbiri de sende yoktu. Bu aptal aşk oyununda ölen ben oldum.
Hoşça kal olur mu Taehyung. Senin gibi bir yabancı için ölüyor oluşumu aptallığıma vur. Ve en azından yanındaki eşin için cesur ol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nine Letters || Taekook
Romance"Sessiz sedasız gitmek isterdim. Biliyorsun beni Taehyung, duygularımı asla korkuyla saklamam, onlara kelepçe vurmam. Öyle işte... Sanırım çok uzatmamalıyım. Elveda Taehyung, Gitmeden önce sana son kez papatyam diye seslenmek isterdim fakat sen bunu...