"Yarın sabah seni kontrole tekrardan geleceğim Karhern. Görüşürüz."Bu gün kontrol ettiğim son hasta Kathern'di.
"Görüşürüz, Daisy."
Kathern altmışlarının başında olan oldukça kibar bir kadındı. Yaklaşık bir aydır burdaydı ve onunla oldukça yakından ilgilenmiştim. Hastaneye yattığı ilk gün onunla tanıştığımda adımın Rose olması onu huysuz birine çevirmişti. Daha sonrasında onu kontrole her geldiğimde bana farklı çiçek isimleriyle seslenmeye başladı. Nedenini sorduğumda ise ilk eşinin onu terk ettiğini ve çocukluk arkadaşları Rose'a döndüğünden bahsetmişti. Bu yüzden gül hariç tüm çiçekleri seviyordu. Fakat son iki haftadır ismim Daisy'di.
Ona son kez gülümseyip odadan çıktım.Fazlasıyla yorucu bir gündü ve tek istediğim eve gidip uyumaktı. Soyunma odasının kapısını açarken beni durduran adımın seslenmesiydi.
"Rose Rose Rose!" Abel soluksuz bir şekilde bana koşuyordu.
"Ne oldu?!" Dizlerine elini koydu ve nefesini düzenlemeye çalıştı. "Amanda. Amanda kriz geçiriyor. Be-ben ne yapacağımı bil-" sözlerini tamamlamasına izin vermeden Amandanın odasına koştum. Onu en son iki gün önce görmüştüm. Saçmaladığı gün.
Kapısı açık olan odaya girdiğimde hemşirelerin onu tutmaya çalıştığını gördüm. Yatağa yaklaştım. Onu sabit tutmak çok zordu. Bilinci yerinde değildi ve bir nevi kriz geçiriyordu. Farklı bir kriz.
"Amanda!"
"Amanda beni duyabiliyor musun?!"
"Hiç bir şeyi yoktu. Muayene ediyordum ve bir anda nefes alış verişleri değişmeye başladı."
"Sakinleştiriciyi vurabilmem için onu sabit tutmamız lazım, Lucy." Başka ne yapabilirdim ki?
"Hemen orada hazır." Masadaki ilacı aldım ve kontrol ettim.
"Çok zor Rose! O kadar güçlü ki tutmakta zorlanıyoruz." Lucy ve Denise onu tutmakta gerçekten zorlanıyordu. Bakışlarım kapının yanında bizi izleyen Abel'e döndüğünde onu ilk defa böyle görüyordum. Korkmuştu ve bakışlarında bir tuhaflık vardı.
"Abel?! Yardım etsene." Sözlerimle gerçek hayata dönmüş gibiydi. Yatağın yanına ilerleyip kollarıyla Amanda'nın ayaklarına baskı uygulamaya başladı. Biraz daha sabit durmaya başladığında en müsait anda elimdeki iğneyi Amandaya sapladım. Yavaş bir şekilde vücudu normale dönüyordu.
"Hastayı yakından takip edelim, Denise. Bu gece görevli olan doktora ve hemşirelere haber vermeyi unutmayın."
Elimdeki boş şırıngayı masaya fırlatarak odadan çıktım. "Benimle gel Abel."
Koridora çıktığımda Abel de peşimden geldi. Karşısında durdum. "Sorun ne?"
"Ben bilmiyorum. O kadında bir şeyl-"
"Zihin avcısı diye başlama yine Abel. Kadın o haldeyken nasıl bir sakinleştirici bile vuramazsın?"
"Rose bak anlamıyorsun. Bana söylediği şeyleri duysaydın eğer bana hak verirdin."
Daha fazla bu saçmalığa dayanamazdım.
"Ben artık daha fazla seni dinlemek istemiyorum." Yanından geçtim ve soyunma odasına ilerledim. "İzin kullanmalısın, Abel!"
İnsanlara karşı bu kadar katı sınırları olan biri değildim. Hatta Abel bu hastanede en yakın olduğum insandı ama bu konuda ona haksızlık yaptığımı düşünmüyordum. Belki mantıklı bir açıklaması olabilirdi fakat hastane odalarında zihin avcısı kovalayamazdık. Bu gün sergilediği davranış profesyonellikten oldukça uzaktı. Duygularına yenik düşmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wildest Dreams.
FanfictionDoktor olmadığı hayatı merak eden Rose, evrenler arası bir yolculuğa çıktı.Geri dönme vakti geldiğinde ise o, doktor olmayı mı yoksa hissetiği sevgiyi, arkadaşlığı ve aşkı mı seçecekti? 30.08.2022