Hades ve Zeus'un oğullarının hikayesini bilir misiniz? Ah, hayır. Şu an size bunu anlatamam. Bunun için bir sonraki bölüme geçmelisiniz.Ben size Deal Evrenini açıklayacağım ki ilk bölümü okuduğunuzda 'Bu ne amk? Bu kim? Ne Poseidon'u? Hades ne iş?" Demeyesiniz.
Bir varmış bir yokmuş breataehyung yunan mitolojisini içeren bir edit yapmış ve yetmezmiş gibi ficini yazmaya karar vermiş.
Fakat şöyle bir sorun varmış.
Kesinlikle mitolojide olduğu gibi Zeus ve Hera'nın öz kardeş oldukları hâlde eş olmalarını tasvip etmiyorum. Bu yüzden kendi evrenimde bu kusuru yok edeceğim. Gelin, size Deal mitolojisinden kısaca bahsedeyim.
Zeus'un kuzeni olan Hera, Zeus'a aşık olur. Zeus da ona aşık olduğunu sanar. Beşinci eşi olarak Hera'yla evlenir. Herkesi kıskandıracak bir törenle hayatlarını birleştirirler. İlk başlarda oldukça huzurluydular. O çapkın Zeus gitmiş, yerini sadık bir eşe bırakmıştı.
Ta ki, ilk bebekleri, Yoongi doğana kadar. Zeus'un eski alışkanlıkları baş gösterir. Hera'yı aldatıyor fakat eve gelip onu alımlı bir bakışla, çapkın bir gülüşle ya da her neyse kendisine sırılsıklam aşık olan eşini kandırıyordu.
Bu durum seneler boyu sürdü. Ne ondan ayrılacak kadar sevgisi bitmişti ne de aldatmayı kesecek kadar bağlıydı. Hera ise bu süreçte eşinin açtığı yaralarla beraber doğan bebekleriyle ilgileniyordu. Zeus'u seviyor, kıskanıyor, kırılıyor ve her şeye rağmen tekrar aşık oluyordu. Kulağa aciz geliyor, değil mi? Kesinlikle öyle.
Yoongi'nin ardından Taemin, bir sene sonra da Hoseok doğdu. Hera'nın tek isteği çocukları ve eşiyle mutlu bir hayattı. Zeus'un erişebileceği sınırsız güç, yönettiği gök, halk ya da hiçbir şeyin bir önemi yoktu Hera için.
Zeus içinse kadınlar ve sahip olmak önemliydi. Güce sahip olmak. İtaatkâr halka sahip olmak. Kendisi etrafında dolanan kadınlara sahip olmak. Ayrılamadığı fakat tam olarak bağlanamadığı Hera'ya sahip olmak. Bir de çocukları. Tüm umursamazlığının aksine çocuklarıyla ilgiliydi. Hera onun iyi bir baba olduğunu fakat iyi bir eş olamadığını düşünürdü hep. Öyle miydi?
Sonra Jimin doğdu. Hera onun hamileliğinde çok fazla sancılar çekti. Henüz birkaç haftalıkken bile annesinin karnına elektrik dalgalarını yayıyor, Hera'nın acı çekmesine sebep oluyordu.
Minik bebeği bilerek yapmıyordu, sadece içinde biriken güç çok fazlaydı. Hera, Jimin'i doğururken neredeyse ölecekti. Jimin'in ilk ağlayışını duyduğunda çektiği ızdıraplara değdiğini sayıklıyordu. Burnundan akan kanın farkında bile değilken tek isteği bebeğini kucağına almaktı.
Kokusunu duyduğunda kapalı gözlerinden bir damla yaş düştü. Kanla karışık gözyaşı onun ne kadar acı çektiğini anlatmak için basit bir örnekti. Hera oğlunun mükemmelliği karşısında içinden geldiği gibi fısıldadı. "Bu son ağlayışın olsun, oğlum." Jimin'in ağlayışı durdu.
Bir daha hiç ağlamadı. Annesine o gün sessiz bir söz vermiş gibi bir daha asla ağlamadı. Jimin'den sonra altı kardeşi daha doğdu. Hera hiçbirinde Jimin için çektiği acıyı çekmedi. Hanbin, Roseanne, Kunpimook, Christopher, Soojin, Jisung ve en küçükleri Yongbok.
Biraz büyüdüklerinde hepsi minik bir sürü gibi babaları Zeus'un etrafında dolaşır onun gücünü hayranlıkla izlerlerdi. En çok sevdikleri şeyse babalarıyla beraber güneş batarken Zeus'un onlar için gökyüzünde farklı şekillere soktuğu bulutlarla bu hangi hayvan oyunu oynamaktı.
Zeus ne kadar berbat bir kocaysa bir o kadar da iyi bir babaydı. Onlara ciddi bir durum olmadıkça kızmıyor, Tanrıların Tanrısı olmasının verdiği o egoyu çocuklarına yansıtmıyor, onların kıkır kıkır gülmesini sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deal | Jikook
Fanfiction[Tamamlandı] Jeongguk, Ölüm Tanrısı olarak bilinirdi. Onun diğer tanrıların aksine vampir olduğu söylenirdi. Jimin, ona Thor diyenler de vardı, ise Gök Gürültüsü Tanrısı'ydı. Gökteki tüm ışıklar onun kontrolü altındaydı. Ve bu iki tanrı bir anlaşma...