Herkese merhaba. Umarım hepiniz iyisinizdir ve keyfiniz yerindedir. Eylül ayı nasıl gelecek derken beklenen ay geldi. Bundan sonra iki haftada bir yeni bölüm yayınlayacağım. Şayet aksi bir durum olursa da sizleri instagram hesabımdan haberdar ederim.
Yeni bölümlerin yayınlanacağı günleri en alta yazacağım. Bu arada basılı eser hâline gelmiş üç kitabımın görselini de en alta bırakacağım. Kitaplar internet sitelerinde, Penguen Kitabevlerinde, D&R mağazalarında satışta. Keyifle okumanızı dilerim.
Hepinize ilginiz ve sevginiz için çok teşekkür ederim. İyi varsınız.
###
Cansel sessizce geldiği odadan hızla çekip giderken Nazenin utancın ve suçluluk duygusunun yüklendiği gözlerini kapatıp başını önüne eğdi. Böyle bir şeyi nasıl yapmıştı? Nasıl bir boşluğa düşmüş ve ona sarılmıştı? Bilmiyordu ama suçluluk duygusu her geçen saniye artıyordu.
"Binbaşı, Doktor hanımın yanına gitseniz iyi olacak." Metehan ağzını açıp ilişkimiz uzun süre önce sonlandı diyecekti ama Nazenin müsaade etmedi.
"Gidin Binbaşı... Geldiğiniz için teşekkür ederim ama gitseniz iyi olur." Metehan yavaşça doğrulup ona tepeden bir bakış atarken hâlâ gitmesini istemiş olmasına şaşkındı. Tek kelime etmesine müsaade etmemesine epey bozulmuştu. Şaşkınlığını atıp yerini sinir alırken kapıya yöneldi bir şey söyleyecek gibi durdu. Fakat söylemeden devam etti. Odadan çıkmadan önce ise kendini tutamayıp, Nazenin'in yüzüne bile bakmadan
"Teşekkür edilecek bir şey yok!" diye resmen gürlemişti. Sesinin uğultusunu bırakıp giderken Nazenin'i sessizliğe mahkûm etmişti sanki. Yatağına uzanıp öylece tavana bakan kadın düştüğü hâli düşünürken gözleri dolmuştu. Utanmıştı. Hayatında hiç utanmadığı kadar utanmıştı kendinden. Yarım saat boyunca yatağında uzanıp kapının açılma sesiyle gözlerini de açtı. Gelen, üst kat komşusu Figen hemşireydi.
"Aaa, Metehan Binbaşının geldiğini söylemişlerdi. Size refakat ediyor sanıyordum." Derken başına gelen kadın serumu kontrol edip bittiğini anladı ve serumu çıkarmaya başladı. Az önceki sözlerine tek kelime cevap vermeyen Vali Hanım'a göz ucuyla bakarken ağladığını anlamıştı.
"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Eğer iyi değilseniz..."
"İyiyim, çıkabilirim. Teşekkür ederim." Deyip doğrulan Nazenin hızla toparlanıp odadan çıkmış, Figen ise ona bakıp kalmıştı. Hastaneden ayrılıp doğruca evine geçen Nazenin günün devamında da yatıp dinlenmeye çalışmıştı. Akşam evinin kapısı çalınca yatağından kalktı. Kapının dışında bekleyen Figen'i görünce açtı ve gülümsemeye çalıştı.
"Vali Hanım nasıl oldunuz diye merak ettim?"
"Daha iyiyim çok teşekkür ederim." Figen hemşire
"Ben sizi tutmayayım. Yatıp dinlenin. Bir şey olursa da lütfen haber verin." deyip tebessüm ederek merdivenlere yönelirken Nazenin de kapısını usulca kapatmıştı.
Gece güne dönüp, güneş usulca yükselirken Nazenin de yarım yamalak uykusundan uyanmış, hazırlanıp işe gitmek için evden çıkmıştı. Karşı dairenin kapısına kaçamak bir bakış atarak doğruca aşağı indiğinde, Levent ve Emre'nin kendisini beklediğini gördü.
"Günaydın."
"Günaydın Vali Hanım." Diyen ikiliye tebessüm edip aracına bindi. Bu sırada apartmandan çıkan Binbaşıyı görünce başını çevirdi. Sanki aracın siyah filmli camlarına rağmen kendisini görecekmiş gibi hissederek yaptığı bu hareket aslında gereksizdi. Çünkü Binbaşı ya da herhangi biri aracın içini göremezdi. Ama Nazenin utanç duygusundan kaçamıyordu. O yüzden kafasını çeviriyor, onun gözlerini görmek istemiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEMDEM
RomanceHemdem; canciğer olmak, çok yakın dost, yoldaş olmak anlamına gelmektedir. Birlikte, manasındaki 'Hem' kelimesiyle, nefes, can, zaman manasındaki 'Dem' kelimesinden oluşmuştur. Hemdem olunan kişi ile aynı zamanda yaşamak, aynı nefesi almak, bir can...