40. Bölüm

12.1K 606 120
                                    


Saate baktım, 03.00'ı gösteriyordu. Korumaların yer değiştirme zamanıydı. Kitli kapımı tekrar kontrol ettim. Banyonun kapısını da dışardan kitledim bu onun fark etme süresini daha da uzatırdı.

Odamdanda çıkarak sessiz adımlarla koridorda ilerledim. Sessiz ama hızlı adımlarla merdivenleri indim. Bahçeye açılan kapıdan etrafı kontrol ederken korumların bir yerde toplandığını gördüm. Gideceğim yönde kimse yoktu, derin bir nefes aldım ve bahçeye ilk adımımı attım.

Islak toprakta adımlarım ses çıkartıyordu ve bu beni tedirgin ediyordu.

Hızımı kaybetmeden yürümeye devam ederken arkamı kontrol ettim. Görüş açılarından çıkmıştım, içimde tuttuğum nefesi salarken koşmaya başladım. Kurtulmuştum o evden, üzülmem normal miydi. Değildi oraya ait değildim ve orda olmamalıydım. Babamın katili ile aynı evde kalmak istemiyordum.

Bana yalanlar söylemiş ve beni oyununa alet etmişti.

Gözlerimin dolmasına sinir olmuştum, artık ağlamak istemiyordum.

"Duru hanım." Arkamdan gelen sesle kısa bir an oraya baktım. Gördüğüm koruma ile önüme dönüp daha hızlı koşmaya başladım.

Arkamda adamın birilerini çağırdığını ve haber verdiğini duyuyordum.

"Lanet olsun." Takıldığım taş ile yere savrulurken, canım yanmıştı. Oturup bir çocuk gibi ağlamak istiyordum.

"Duru." Uzakta olmasına rağmen araziyi inleten sesi ile canımın acısını umursamadan kalktım. Koşmaya devam ederken burkulan ayağımın üstüne basamıyordum.

Canımın acısına dayanamazken yaşlar gözlerimden akmaya başlamıştı bile.

"Duru." Yaklaşan sesi beni köşeye sıkışmış hissettiriyordu, ondan asla kurtulamacak mıydım?

Arkama bakarken ayağımın üstüne basamadığım için tekrar düştüm. Canımın acısı iki katına çıkarken avuç içlerime batan taşlar ile hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

"Nefret ediyorum." Sinirimi topraktan çıkarmak istercesine yere vurduğum avuç içlerim de ki ıslaklık kanadıklarının işaretiydi.

"Nefret ediyorum, her şeyden nefret ediyorum."

Ellerimin acısını artık hissetmiyordum. "Duru." Arkamdan gelen sesi ile daha da vurmaya başladım.

"Duru, güzelim yapma." Belimden tutup beni kucağına çekerken debeleniyordum ama nafile. "Nefret ediyorum, senden nefret ediyorum."

Hıçkırıklarımın arasından zar zor çıkan sesim ile bedeni gerildi.

"Tamam bir tanem, benden nefret ediyorsun." Onun bu kadar sakin oluşu beni daha da çıldırtıyordu.

"Bırak beni, bırak gitmek istiyorum." Belime sardığı kollarından kurtulmaya çalıştım ama o kadar sıkı sarmıştı ki kıpırdamamıştı bile.

Sırtım göğüsüne yapışmış, ikimizde ıslak toprakta oturuyorduk.

"Bırakamam Duru." Tırnaklarımı derisine batırırken yorulmuştum. Kaçmaktan, kaçamamaktan yorulmuştum.

"Ölmek istiyorum." Fısıltım ile beni tutan elleri sıkılaştı. "Öyle söyleme, lütfen öyle söyleme." Düşen omuzlarım yenilgimi kabullenişim demekti.

"Ölmek istiyorum." Enseme yasladığı alnı ile gözlerim kapandı. "Yaşamanı istiyorum, seni yaşatmak istiyorum." Boğuk çıkan sesi bir an ağladığını düşünmeme sebep oldu.

"Beni sen öldürüyorsun Karan." Ve enseme düşen bir damla, Karan Karademir ağlıyor muydu?

"Seni yaşatmaya çalışıyorum Duru." Nefesi enseme çarparken tüylerim diken diken oldu.

UMUDUMSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin