Okumaya başladığınız tarih?
Karakterlerin modellerini nasıl hayal ediyorsunuz?
Tiktok: badwllr
***
"UMUTSUZ BİR KADININ YÜKLERİ"
"Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana."
Hz. Mevlana
Her geçen saniyenin daha çok sırtıma binip beni yerle bir edeceğini hissediyordum. Başıma ne kadar çok şey gelmişti öyle. Dün gece olanlar, benim yaptığım şeyler... Kendime inanamıyordum. Bu hayatta asla, asla dememek gerekiyormuş cidden. Gece yaşananlardan sonra eski ben olabilecek miydim hiçbir fikrim yoktu. Korkuyordum. Hem de çok, insanlara zarar vermekten delicesine korkuyordum.
Dün olanların bir tesadüf olmadığına emindim. Bu kesinlikle planlıydı. Planlıydı, ancak bu plan benim üzerime karabasan gibi çökmüştü. Tamam, şimdi evimde olabilirim hatta güvende de olabilirim ancak biliyorum ki bu bir son değildi. Bu başlangıcın en sert, en kanlı haliydi.
Ufukla konuşmuş, içeri geçmiştik. Onunla, hatta Melis ve Berk ile de kötü bir veda yapmak istemiyordum. Ne de olsa bugün her şey son bulmuştu. Adliyeye mi giderdim, Koray'la mı konuşurdum yoksa sporuma gidip gelip hiçbir şey yokmuş gibi mi davranacaktım bilmiyorum doğrusu.
Belki de böyle davranmalıydım. Son yirmi dört saat olmamış gibi. Hafızamdan silebilirim belki bugünü ama ruhumdan söküp hatırlamayacak kadar büyük bir yüktü benim için. Saat on ikiyi çoktan geçmişti. Öğlen olmuştu ama benim yataktan çıkacak mecalim yoktu. Ben kendime nasıl bakacaktım artık. Bu ellere nasıl bakacaktım, bu kanlı avuçlara?
***
Dün gece...
Eve girdiğimizde Berk ve Melis son zamanlarda popüler olan bir komedi filmi açmışlardı. Açıkçası bu filmi severdim, doğruyu söylemek gerekirse tam olarak dört kez izlemiştim. Gerçekten verdiği mesajlar çok dikkat çekici ve hoştu. Geneli gündeme dayalıydı.
"Aa, bu filmi mi izliyordunuz?" dedim. İkisi kısa bir an için yüzlerini bana çevirdiler ve gülümsediler. Burada bir şey eksikti hem de çok önemli bir şey. Patlamış mısır yoktu! Ufuk'a dönüp Evde patlamış mısır olup olmadığını sordum. Olduğunu söylediğinde kısa bir alkış yapıp ayağa kalktım. Koştura koştura mutfağa gittiğimde arkamdan geldiğini biliyordum. Ayak seslerini duymuştum. İçeri girdiğimizde bulaşıkların kaldırılmadığını gördüm ve kısa bir sinir krizi geçirdim.
"Siz ciddi misiniz?" dediğimde bana anlamak istermişçesine baktı. Gözlerindeki bu yersiz sinir dikkatini çekmişe benziyordu. "Ne konuda pardon?" dedi. İçimden sakinleşmek için birkaç kez besmele çektim. Ne olduğunu anlatmak istediğimden elimi bulaşıkları çevirdim ve derin bir iç çektim.
"Ha, sen onu mu diyordun ya?" dedi umursamazca. Başka neyden bahsedecektim ya mankafa? Arkamı döndüm ve bulaşıkları tek tek bulaşık makinesine yerleştirdim. Ben bulaşıkları yerleştirdikten sonra o da masaya oturmuş beni bekliyordu. Zaten aman yardım edeyim, yoktu. Kendi evinde bulaşığı benim yerleştirmem ne kadar gerekliydi, zaten orası da apayrı bir konuydu.
Ben vazgeçtim ya, bu adamın sevilecek hiçbir tarafı yok, değmez bunun gibi odunlara hiçbir şey falan.
"Neyi bekliyorsun, mısırı çıkartsana."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRİZANTEM
Teen FictionAldatıldığını öğrenen Lavinya Dinçer'in tek hedefi kocası Koray'dan intikam almaktır. Hayatını okulu ve Koray'dan alacağı intikama bağladığı anda gittiği spor tesisi olan Krizantem'de kaçırılır. Artık hayatı daha da karmaşıktır çünkü eşinin gerçek y...