8.BÖLÜM

9K 126 13
                                    

Sınır: 5 yorum
Bengi: Gerçekten büyük bir şerefsizsin.
Nasıl yaparsın ya?
Bengi:Yapman gereken: Sadece belli bir süre uçkuruna engel olmak.
Bengi:Bu kadar mı zordu verdiğin sözün arkasında durmak?
Hazer:Ne saçmalıyorsun? Konuşma tarzına dikkat et yoksa senin için iyi olmaz!
Bengi: Öyle mi ? Şimdi beni mi tehdit ediyorsun? Gerçekten ne kadar pislik bir insansın ya sen?
Hazer:Bana bak Bengi sabah sabah asabımı bozma . Kimle beraber olacağımı sana mı soracağım?
Hazer:Ayrıca karşıma çıkmayan sensin. Hayatım sonuna kadar seni bekleyecek değilim. Ve başka bir kadınla beraber olduğum için neden şerefsiz oluyorum ?
Hazer:Aramızda resmi bir ilişki yok. Bu yüzden seni aldatmış olmuyorum. Bu yüzden sorun olmamalı.
Bengi:Seni şerefsiz yapan başka bir kadınla beraber olman değil sözünün arkasında durmaman.
Bengi: Gerçekten bunun şu an şaka olduğunu düşünüyorum. Beni kıskanıyorsun sakın inkar edeyim deme.
Bengi: Bundan ne çıkarmamı bekliyorsun? Ben benden hoşlandığını çıkarıyorum. Ve doğal olarak umutlanıyorum.
Bengi:CİDDİ BİR İLİŞKİMİZ YOKMUŞ BİDE. GEL KIÇIMA ANLAT. ŞEREFSİZ...
Hazer: Peki ilk konuşmanızda sana bikinili fotoğraf gönderen bir kız hakkında sen ne düşünürdün?
Hazer: Dur ben söyleyim mi? O*uspu.
Bengi: O "r" harfini yazmayınca küfür etmemiş olmuyorsun. Ve daha ne kadar düşebilirsin merak ediyorum.
Bengi:Sana hatırlatırım senden fotoğraf istediğimde çıplak fotoğrafını attın. Neden sadece ben oruspu oluyorum? En azından ben seni tanıyorum - aslında pek tanımıyormuşum ama - sen beni tanımadan gönderiyorsun.
Bengi:Ben oruspuysam sen en büyük PEZEVENKSİN.
Hazer:Benimle doğru konuş. Gerçekten senin için iyi şeyler olmayacak. Beni az çok tanıyorsun seni bulurum ve dünyaya geldiğine pişman ederim.
Bengi:Öyle mi?
Hazer: Öyle.
Bengi: Hadi bakalım kim kime dünyayı dar ediyor adi herif. Asla çekinme tamam mı? Elinden geleni ardına koyma.
Bengi: Ben seni tanıyorum keşke sen de beni tanısaydın da benimle uğraşılmayacağını bilirdin .
Hazer:Benimle kimse baş edemez. Sonunda üzülen sen olacaksın.
Bengi:Sadece bekle ve gör.
Yazıp telefonu kapattım. Allahım çıldıracaktım. Dün onu barda görmüştüm. Bir kızla samimi bir şekilde konuşuyordu. İçimden söz verdi yapmaz diye geçirdim ama gorünen köy klavuz istemezdi. Ve Hazer'in dibi düşmüştü resmen. Sakince onları izlemeye başladım. Onları izlediğimi bile fark etmediler. Ayaklanıp daha sessiz olan teras katına çıktılar. Onları takip ettim bir köşede konuşulanları dinlemeye başladım. Dinledikçe üzüldüm , üzüldükçe sinirlendim. Farkına varmadığım bir gözyaşım gözlerimden boynuma doğru yol aldı. Bana ettiği iltifatların aynısını ona da ediyordu. Beni nasıl kıskanıyorsa onu da öyle kıskanıyordu. Sanırım biz iki kız aptaldık. Bizi birkaç güzel söz ile tavlayacağını düşünüyordu. Ki haklıydı gerçekten birkaç güzel söze ve sahiplenmeye kanmıştık. O an hayat bana bir şey daha öğretti: İnsanlar göründüğü gibi değillerdir. Gerçekten beni sevdiğine inanmıştım. Ama yalanmış her şey . Sanırım tek mantıklı hareketim ona yazmaktı. Ya direk karşısına çıksaydım o zaman hayat bana zindan olacaktı. Aynen yarın karşımdaki kıza olacağı gibi. Keşke o kızı ordan çekip çıkarabilseydim. Hazer'in gerçek yüzünü ona gösterebilseydim. Lanet olasıcası adam bana dün gece hayatım boyunca atlatamayacağım bir tramva yaşatmıştı. Ha bir de beni tehdit ediyordu! Acaba kimle uğraştığını bilseydi böyle rahat olur muydu? Ego yığını pislik şerefsiz. "Şerefsiz herif seni parçalamak istiyorum. Ahhhhh... Neden ona inandım ki ben insan sarrafı Alçin hiçbir şey anlamadım." diye haykırmıştım resmen. Allahtan evimin yakınında çok ev yokta şikayet edecek kimse yok. Şimdi ne yapacaktım ? Atıp tuttum ama ne yapacağımı bilmiyordum. Ona nasıl davranacağımı , hayatıma nasıl devam edeceğimi bilmiyordum. 6 yıldır geleceğimi onunla ilgili hayaller ile doldurmuştum . Ama bir anda soğumuştum . Şerefsize bak, olması ayrı dert olmaması ayrı bir dert. Sanırım onun için geldiğim bu şehirden gitmek atacağım ilk adım olacaktı. İzmir'i terk etmek beni zorlayacaktı . Daha bir yıldır gelmiş olsam da alışmış ve sevmiştim. Şimdi ise bir şerefsiz yüzünden terk edecektim. Aslında onun için terk etmiyordum. Onun için arkamda bıraktıklarıma geri dönüyordum: İstanbul'a , ordaki hayatıma... Eskiye dönüp yeni bir hayat kuracaktım. Benim için en iyisi bu olacaktı. Hazer'den intikam falan da almayacaktım cehenneme kadar yolu vardı. Allahım sinirim geçmiyordu. Gebertmek istiyordum . Boynunu kırsam ne olurdu ki ? Neyse diye geçirdim içimden işlerimi halletsem iyi olurdu öncelikle İstanbul'daki şirketlere baksam iyi olur diye düşündüm. Zaten staj da okul da bitmişti. Mezun olmuştum ama mezuniyete katılmayıp İstanbul'a gidecektim. Kendime ve seviyeme uygun birkaç şirkete iş başvuruda bulunmuştum. Beni kabul edeceklerini düşünüyordum . 3 yıl yurtdışında eğitim görmüştüm sadece son yılım Türkiye'de geçmişti. Ayrıca 5 dil biliyordum. Başvuruları hallettikten sonra güvenilir bir emlak şirketi ile görüşüp isteklerimi söyledim. O da bana birkaç evin e-postasını atmıştı. Bir tanesini beğenmiştim. Bir villa sitesindeydi. Ve orman içindeydi. Sitenin içinde yapay bir göl vardı. Tam istediğim gibi bir evdi. Bu evi satın almak istediğimi söyledim. Ve ödemesini yaptım. Şimdi ise döşemek kalmıştı. Bunun için hazırlanıp evden çıktım. Ayşe, Melisa ve Banu'yu da çağırıp asıl sebebi açıklamadan gidişimi geçiştirerek söyledim. Çok üstemelerini izin vermemiştim zaten onlarda alışveriş teleşından çok umursamadılar. İki tane misafir yatak odası takımı , kendi yatak oda takımım, oturma odası, mutfak eşyaları, kütüphane eşyaları, dinlenme köşesi takımı ve son olarak resim odam için gerekli eşyaları aldığımızda akşam olmuştu. Bunların hepsini kargolattırıp İstanbul' a gönderdim. Ali'yi arayıp evin anahtarını almasını söyledim. Ve eşyalar geldiğinde onları da alamsını rica edip kızları yemeğe götürdüm. Lüks bir lokantaya oturduk şaraplar eşliğinde yemek yedik. Koyu bir sohbetin içine dalmışken onları özleyeceğim diye geçirdim içimden. Konu ilerleyip farklı yerlere sapınca dalmıştım ama aradan Ayşe'nin sözleri dikkatimi çekmişti. " Şahap Akkor dönmüş . Şu an İstanbul'daymış. Abim de İstanbul'a gidecek bir süre. O adam beni fazlasıyla ürkütüyor." Evet diye geçirdim içimden fazlasıyla ürkütücüydü. Gözbebeği ile bütünleşmiş siyah hareleri fazlasıyla ürkütücüydü. Bundan iki yıl önce İtalya'da karşılaşmıştık. Hep beraber tatile gitmiştik ve Hazer de oradaydı. Hazer ona selam vermek için durmuştu ama aralarındaki soğuk rüzgarı hissetmemek elde değildi. Hepimiz ince bir ipin üzerindeymişiz gibi gerilmiştik. Şahap denen adam ise hiçbirimize bakmıyordu sanki sadece avına odaklanmış gibi Hazer'e bakıyordu. Daha sonra bir şekilde vedalaştılar ve Şahap hepimize kısa bir bakış atıp gitmişti. Ama hepimiz dumura uğramıştık çünkü kendine çeken  gizemli bir havası vardı. Neyse dedim içimden ve asıl takıldığım noktanın doğru duyup duymadığımı kontrol etmek için Ayşe'ye döndüm. " Abin de mi İstanbul' a gidecek?" " Evet . Sorun varmış sanırım. Anlamadım. Abim o adamı sevmiyor." Siktir , dedim içimden bu adamdan kurtulamayacak mıydım? Ama sonra belki dedim belki gönlümü alır ve barışırız. Bu bizim için şanstı belki. Bilmiyorum. Sadece akışına bırakmaya karar verdim. Kızlara yarın erkenden uçağımın olmasını sebep sunarak erkenden kalktım. Onlar geceye devam edecekti. Benim ise düşünecek şeylerim vardı.

Evet yeni bir karakter. Sizce kitaptaki rolü ne olacak . Diğer bölümde hikayeye bilinmeyen iki karakter daha girecek. Ve Şahap'la tanışacaksınız. Nasıl biri sizce Şahap ? Düşüncelerinizi merak ediyorum. Sınır koymak asla aklımdan geçmiyordu. Ama okuyan olmasına rağmen yorum ve oy yok. Sadece fikirlerinizi merak ediyorum.

TEXTİNG (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin