BÖLÜM -66-

53.7K 3K 2.3K
                                    

Hellö 💦


Genç kadın, karşısında duran adamın söylediklerine karşın ne yapacağını bilmiyordu. Ahzal tarafından iltifatlara alışık olmamak şöyle dursun, hiçbir insanın bunca zamandır kendisine ettiği iltifatları üzerine alamayacak kadar esaslı görmüyordu. Fakat Ahzal kendisiyle öyle bir konuşuyor, öyle bir bakıyordu ki söylediklerine inanmak istemek bile insanın içinde hoş bir duygu karmaşası olmasına neden oluyordu.

“Yemekleri beğendin mi?” diyerek Hamra’nın utangaçlığını fark ederek konuyu değiştiren adama minnetle bakan Hamra başını onaylar anlamda salladı.

“Gerçekten çok başarılı. Tıka basa doydum.” dedi ve arkasına yaslanıp yavaşça karnına dokundu. Genç adam onun bu hâlini izlerken dudaklarına yerleşen gülümseme ile içtenlikle Hamra’ya bakmıştı.

“Yanımda bu kadar yemek yediğini ilk defa görüyorum.”

Genç kadın şaşırarak tek kaşını kaldırdı ve Ahzal’a ciddi mi diye baktı.

“Hadi canım!”

“Evet. Seninle ilk tanıştığımda bana salata yedirmeye çalışmıştın. Tanrım! Bir öğünün o olduğunu duyunca beynimden vurulmuşa dönmüştüm.” dediğinde Hamra duyduklarına karşın bir kahkaha patlatmıştı.

“Bana zorla bir şeyler yaptırmaya çalışmandan nefret ediyordum.”

“Hayır, normal insanın yapması gereken şeyleri yapmanı istiyordum ama sen inadına ben dedim diye yapmıyordun.” dediğinde Hamra şaşırmış bir şekilde ona dönmüştü.

“Hayır tabi ki…”

Sohbetleri devam ederken aralarındaki bu güzel bağı özlediklerini ikili de fark etmişlerdi. O kadar uzun süre konuşmuşlardı ki Hamra, Ahzal’la vakit geçirmeyi ne kadar özlediğini fark etti. Ona bakmak ve kendisine bir şey anlatırken mimiklerini izlemek çok başkaydı. Onu yaşamayı özlemişti. Oysaki kendisine onca şey yapmasına rağmen bir insanı nasıl bu kadar sevebiliyordunuz?

Ahzal, karşısında konuşurken adeta bir masalı andırırcasına hayallerindeki erkek rolündeydi. Bunca zamandır olmasını beklediği ama olamadığı erkeği aralarına mesafe girdiğinde olmasına kızmıyordu. Kızamazdı ki. Onu bulmuştu. Karşısına geçip kendisine meydan okumuştu. Daha ne olabilirdi?

Vakit geç olmaya başladığında yıldızlara karşı yattıkları yatta ikisi de çok huzurluydular. Sanki birbirlerinin yanında tıpkı Ahzal’ın dediği gibi tamamlanıyorlardı.

Genç kadın, gökyüzüne bakarken uyuyakalmıştı. Ahzal ise Hamra’nın uyuyacağını daha gözlerini kapatmadan anlamıştı. Nasıl özlemişti onu uyurken izlemeyi. Masum yüz hatları, o kadar tatlı bir hâl alıyordu ki onu en savunmasız anında yakalamak göğsünde bir çarpıntı oluşmasına neden oluyordu.

Uzandı ve alnına küçük bir öpücük kondurdu. Ah, o tatlı sıcacık teni… Ona dudaklarını değdirmeyi ne çok özlemişti. Ne çok hasretiyle yanıyordu.

-*-

Ertesi gün odasında uyanan kadın, buraya nasıl geldiğini düşünürken etrafında Ahzal’ı aradı ama bulamadı. Otel odasında yalnız başına, yatağının içerisinde uyanmıştı.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin