Bölümü oylamayı unutmayın olur mu? Okuduğunuz tarihi yoruma yazın!!!
***
"SAKLI GEÇMİŞ, YALAN GERÇEKLERE GEBEDİR"
"Her şey geçmişte kalıyor ama hiçbir şey geçmiyor."
Kahraman Tazeoğlu
Herkesin hayatında aldığı yanlış kararlar vardır elbet ve bu kararların mutlaka bir bedeli olmalıdır. Kimi insan ödediği bedeller karşısında ya kontrolleri kaybeder ya da tüm kontrolü eline alır. Peki ya ben hangi taraftaydım. Kontrolü kaybeden mi, eline alıp sımsıkı saran mı?
Benim yanlış kararım var mıydı, bu tartışılır ancak her şekilde bir bedel ödenmelidir. Ben Koray'ı hiçbir zaman yanlış bir karar olarak değerlendirmedim çünkü en huzurlu günlerim onunla geçmişti.
Benim ödediğim bedel mahremiyetim oldu. Hatası olan ben değilken sonuç olarak bütün oklar yine bana dönmüştü. Bu çileden kurtulabilecek, kendimi bulabilecek miydim yoksa her şey eskisinden de beter mi olacaktı? İçinde bulunduğum kara delik beni esir mi alacaktı yoksa özgürlüğümü geri verecek miydi?
Başım dönüyordu, her yerimde keskin ağrılar vardı. Bayıltılmıştım. O karanlık tarafından, karanlığın içinde bulunan kişi tarafından... Başımın dönüşü birkaç dakika sonra geçtiğinde ayağa kalkabilmiştim. Siyah ve grinin yoğunlukla bulunduğu bir odadaydım. Yavaşça doğrulup yataktan kalktığıma pişman olup yeniden oturduğumda kapının pervazına yaslanmış bir siluet gördüm. Ben neredeydim?
Tamamen ayıldığım zaman karşımda deri ceket ve pantolon giyen bir enayi görmeyi beklemiyordum açıkçası. Ay olmuş Ağustos, bu adam hiç pişmiyor muydu? Ayağa kalkıp yanına vardığımda yüzünde gram ifade yoktu.
"Sen kimsin?" diye sorduğumda mimiklerinde en ufak bir değişim yoktu. Birkaç adım daha yaklaştım ve artık dibindeydim. Korku yoktu. Hiçbir duygu yoktu yüzümde. Aptal da değildim, bana zarar verecek olsa şimdiye kadar çoktan istediğini yapmış ve beni gebertmiş olurdu. Dışarıda sadece sokak lamasının ışığı olduğuna göre de epey bir vakit geçmişti.
Burnuma dolan koku bana onun kim olduğunu hatırlattı. Beni kaçıran herifti bu!
"Asla son ana kadar pes etme, Lavinya."
Adımı nereden biliyordu. Belki haberde veya herhangi bir yerden duymuştur, pek de umurumda değildi ama o an sadece benim orada olmam tesadüf müydü, bu konuda şüpheliydim.
"Beni buradan hemen çıkar," dedim gözlerimden alev fışkırırken. Bana senin sözünle mi hareket edeceğim, der gibi bir bakış attı ve kapının pervazından uzaklaşarak odanın dışına seslendi. "Melis, bu uyandı," dedi ve çekti gitti.
Bu mu? O adam bana 'bu' mu demişti? Sinirlerim iyice gerilirken kapıdan içeri son derece güler yüzlü bir kadın girdi. Siyah, uzun saçlarıyla siyah kombini birbirini tamamlıyordu. "Uyandıysan içeri gel de tanışalım," dedi. Neler döndüğünü anlamak için başka bir seçeneğim yok gibi. Mecbur gidecektim ama neden tanışalım dediği hakkında bir fikrim yoktu. Madem tanışmak istiyordu, neden beni kaçırmıştı?
Odadan çıkıp Melis isimli kızı takip ettim. Önce sağa daha sonra sola dönerek salon olduğunu tahmin ettiğim odaya giriş yaptık. Oda minimalist bir tasarıma sahipti. Siyah koltuklar ve camdan bir masa vardı. Beyaz perdeler ve lacivert halıyla hoş bir görüntü oluşturuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRİZANTEM
Teen FictionAldatıldığını öğrenen Lavinya Dinçer'in tek hedefi kocası Koray'dan intikam almaktır. Hayatını okulu ve Koray'dan alacağı intikama bağladığı anda gittiği spor tesisi olan Krizantem'de kaçırılır. Artık hayatı daha da karmaşıktır çünkü eşinin gerçek y...