Bölüm 1 | "Son Ana Kadar"

14.7K 580 254
                                        

BİRİNCİ BÖLÜM GELDİ! Yıldızı doldurup yorum yazmayı unutmayın. Her bir yorumu okumak bana iyi gelecek.

Okumaya başladığınız tarih ve saati alayım.

Tiktok: badwllr
Instagram: bade_keman

***

"SON ANA KADAR"

"Acılar kalbimi nasırlaştırdı ve kalbim, her zaman üzerine basılan bir nasır gibi sızlıyor. Yalnız ben artık bağırmıyorum, bağıramıyorum."

Sabahattin Ali



Hayat nedir ki sınırsızca yaşamayı bilmiyorsak? Özgür olmadan, kısıtlanıp zorlanarak... Buna yaşamak denir miydi, daha da önemlisi yaşamıyorken nasıl nefes alınırdı? Ruhumuzda umut kırıntıları olmaksızın boğularak koca bir ömür geçer miydi? Benim hayatım tam olarak buydu işte. Sınırları konulmuş, her şeyiyle belirli ve başkaları tarafından yönetilerek geçiyordu ama böyle yaşarsam zamanın kıymeti olmazdı ki.

Zaman, çoğu insana geçmiyormuş gibi gelir ama asıl olan şudur ki saatler bile bazen birkaç saniye içerisinde sıkışır, geçer ancak gidemez. Önemli olan 'zaman' dediğimiz bu kavramı ne yaparak, nasıl ve kimle birlikte geçirdiğimizdir.

Benim gibi kişilerin yaşamak zorunda kaldığı boğulmuşluk hissiyle birlikte ardından yoğun bir acı ve öfke gelir. Bu ikisi öyle güçlü hislerdir ki insanın hayatını alt üst edip başına yıkar. İşte o zaman ne kadar sakin ve üzgün görünen kişilerin bile neler yapabileceğini asla tahmin edemezsiniz.

Bu üzüntü artar ve yerini acıya bırakır. Acı ise ardından öfkeyi de beraberinde getirir. Bu iki duygu da kendince çok güçlüdür ama bir olduklarında ise insana her şeyi yaptırabilir.

Bu boğulmuşluk hissiyle her geçen gün daha da yok olurken ben de bilemezdim hayatın beni nerelere sürükleyebileceğini. Değer, kıymet bilmeyi bilmeden geçen koca bir yirmi dört yıldı benim hayatım. Meğer ben kendi kendimin hapishanesi olmuşum da haberim yokmuş.

Bunca zaman babama karşı çıkmadım, beni mahvetmesine izin verdim. Kendi kendimin sonunu da bu şekilde getirmiştim işte ama dediğim gibi içimdeki karanlık duygular, nefreti de beraberinde getirdi ve ben de en sonunda bir bomba gibi patladım. Bu patlayış, bana çok şeye mal oldu sandım; herkesi, en çok da kendimi kaybettim sanarken aslında ben kendimi bulmuştum.

Benim onlara olan nefretim ya ölecekti ya da ölümsüzleşecekti ama bu saatten sonra ölmesine imkân yoktu. Bir süre önce yaşanan cehennem ateşi kadar acı olan o son anımız aklımdaydı hâlâ. Şimdi umutsuzluğumdan arda kalan son ışık demleriyle de bir masaya oturmuş önümdeki sözleşmeyi okuyordum.

Kısa bir süre arkamı dönüp önce onunla, daha sonra manzarayla göz göze geldim. Buna gerçekten hazır hissediyor muydum ve onlara yardım etmek için ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum ama ne gerekirse yapmaya hazırdım. Hem kendime hem de bütün insanlara olan saygımdan yardım edecektim. Kendime güveniyordum ancak kendimden çok bu adama güveniyordum. İstesek herkese ve her şeye meydan okuyabilirdik.

Okuyacaktık da.

Bu imzayı attığım zaman hayatım tepetaklak olacaktı, biliyorum ama içimden bir ses bunun en doğru ve en olması gereken şey olduğunu fısıldıyordu. Ve bende bu sese güvendim ve sözleşmeye imzamı attım.

Neler olduğunu anlayamadığınızı ve az önce anlattıklarımın ne anlama geldiğini tam olarak kavrayamadığınızın farkındayım ama birazdan her şey anlayacaksınız. Size başımdan geçenleri teker teker anlatacağım. Her detayı, her saniyesi ve her anıyla...

KRİZANTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin