Mai ve Siyah, darmaduman aşkın adı.

Start from the beginning
                                    

Mai uyuyordu, uyumasını ben istemiştim çünkü akşam için dinlenmesi gerekiyordu.

Kadir'e gözlerimi değdirmeden arka koltuktaki kutuya baktım, Mai'ye yakışacaktı. Kutu değil. İçindeki. Bazen saçma cümleler kuruyorum, yani aslında hep kuruyorum. İçine konuşmak böyle bir şey işte.

“Ne?” diye mırıldandı, Lale. Gözlerimi kutudan ayırıp ona çevirdim. Şaşkınlıktan açılan ağzını soğuktan her yeri çatlayan eliyle örttü.

“Garip değil mi? Basamakları olan bir merdiven gibi dünya. Birinci basamaktaysan seni herkes ezer, en üst basamak dışında daima birileri seni ezer. Yönelimin yüzünden ezer, dini düşüncelerin yüzünden ezer, kilon yüzünden ezer, doğuştan bir ayrıcalığın var diye ezer...Eğer insansak ezilmeye mahkummuşuz gibi. Down sendromlu olanlara da birçok kişi bu gözle bakıyor. Eziyorlar ama neden eziyorsunuz diye sorulduğunda verebilecekleri bir cevap olmuyor.”

Lale onu onaylasa da sessiz kalmayı tercih etti ve Mai’yi izledi benim gibi. Onları dinliyordum ama aklım, fikrim, kalbim ondaydı. Aldığım nefesi bile ona ulaşsın diye alıyordum.

“Ameliyat durduruldu ve dört saat boyunca Siyah açık bir kalple, Mai de durmaya günleri kalmış bir kaple bekledi. Yeliz’le donör uyumuna bakıldı ve sonuç olumlu çıktı. Yirmi dokuz yaşındaydı, güzelce bir kızdı ama doktorların söylediğine göre ölümüne birkaç hafta vardı. Kalbini vermeyi o istedi. Ve verdi de.”

“Üzgün duruyorsun.” Dedi, Lale. “Yok, üzgün değilim. Aşkkıtırıma küstüm sadece.” Dedi, Kadir.

Gözlerimi devirdim. Lale tuhaf bir bakışla, “Aşkkıtır?” diye sordu. “Boylu poslu bi delikanlı. Adı da Siyah, pardon erkek düşmanı Siyah.”

“Anladım.” dedi Lale. Kadir gülerek, “Allah razı olsun valla, bi sen anladın beni.” diye karşılık verdi.

Enseme şaplak atıp bana bağırarak üstüme gelmeye başladığında sert bakışlarla ona baktım. “Ay hayvana bak! Sikecek gibi bakıyor! Öyle bakma, direkt becer beni. Mai kızmaz valla kızmaz ben konuşurum onunla.” Dedi, Kadir.

Yüzü yüzüme çok yakın bir mesafede durduğunda bir süre ciddi ciddi yüzümü izledi, birkaç dakika sonra yanağımı sulu sulu öpüp geri çekildi.

“Aşkkıtırım, iyi misin? Gözlerin az önce bana aşkım seni çok özledim, dedi. Barıştık senlen.” El hareketi çekip tekrar gözlerimi Mai’ye çevirdim. Göğsümün ortası acıyordu, dikişlerim eskisi kadar can yakmıyordu ama hâlâ acısını çekiyordum.

“İyisin iyi,” dedi, omzuma vurup sinsice güldü. “ha eğer iyi değilim diyorsan bunu yaylı yatağımızda üst üsteyken konuşabiliriz.”

Sırtımı yasladığım yastığı elime alıp alnının ortasından vurduğumda inleyerek yere düştü. “Hayvan, it adam. Fesat anlayan sensin. Ben ranzadan bahsetmiştim, hani iki tane oluyor. Sen altta, ben üstte yatıyoruz ya. Eğer istersen ben altta olurum bu sefer.”

“İğrenç konuşuyorsun.” dedi Lale.

“Tiksinme benden, özür dilerim konuşmam artık öyle.” diye durgun bir bakışla cevap verdi ona Kadir.

Uzun bir süre boyunca kimse konuşmadı. Ve dakikalarca onun nefeslerini dinledim. Dudaklarının etrafı morarmıştı, bunun sebebi saatler önce dudaklarını nefes bile almadan öpmemden dolayı olmalıydı.

BEST NOODLE OF | TEXTİNG +18Where stories live. Discover now