Uyku o kadar güzeldi ki hiç uyanmak istemiyordum. Saatlerce uyursam kendimi prensesler gibi hissedeceğimi düşünmem tabi ki uyuyan güzelden kaynaklanan bir şey değildi. Zaten hayatta masal kahramanlarının yeri yoktu.
Ama ben yine de bir gün prensimi yada şövalyemi bulacaktım. Netice de mutlaka bir yerlerdeydi benim de anlımın yazısı.
Zorla gözlerimi açıp tavana doğru diktim. Artık bende abim ve onun kadrosu gibi aşkı yakalamak istiyordum. Tabi biri hariç.
Şeyma ablanın yanından dahi geçmek erkek düşmanı olmak için bir sebepti netice de. Düşüncelerimin arasından sıyrılıp şöyle bir odanın içinde gezindi gözlerim. Aşırı dağınıktım ve birazdan annem beni kaldırmaya gelecek ve bana muhtemelen cırlayacaktı.
Kendi kendime omuz silktim. İçimde ki arabesk yönü susturmak istesemde başlamıştı bile.
'Gel vefasız gel vicdansız
Çağırmazdım acil olmasa'
Gelseydi ya artık aşk denen şey, uğrasaydı ya bana da.
Daha fazla düşüncelere dalmak istemediğimden yatağımdan kalktım. Hızlıca hazırlanmam gerekiyordu. Çünkü önce okula sonra da staja gidecektim.
Keşke o kula da gidebilseydim!
Acaba anlımın yazısı şuan nerede ve ne yapıyordu. Aşırı merak ediyordum ama kim olduğunu da bilmediğim için kötü sözde söyleyemiyordum.
Sadece eğer benden başkasına bakıyorsa boyu devrilsin diyebilirdim değil mi?!
Söylene söylene mutfağa girdim. Annem kahvaltı hazırlamakla uğraşıyor, babamda gazetesini okuyordu köşesinde. Masaya sessizce yaklaşıp ayak üstü birşeyler atıştırma niyetindeyim tabi annemin gazabına uğramadan önce.
"Zeynep! Düzgünce otur yap kahvaltını. Terliği aldırma benim elime!"
Gözlerimi devirsemde bisey diyemedim. Bazen annemin arkasında da gözlerinin olduğunu düşünmüyor değildim yani. Nasıl olurda her sabah o kadar sessiz gelmeme rağmen beni fark ederdi aklım almıyordu. Ama yine de oturmadan ayakta yemeye devam ettim.
"Zeynep diyorum! Derhal oturuyorsun. Ayrıca arkamda da gözüm yok benim. Her zaman aynı şeyi yapıyorsun kızım. Otur ve doğru düzgün yap kahvaltını. "
Ben onu dışımdan mı demiştim. Bir an içimi okuduğunu düşünsem de başımı iki yana sallayıp portakal suyunu elime aldım. Bir yandan babama kurtar beni bakışları atsam da babam gülmekten beni bile görmüyordu. Bos bardağı masaya bıraktım son simit parçamı elime alıp kapıya doğru hızla hareket ettim.
Annemin bana olan serzenişlerini duymazdan geliyordum her zaman ki gibi.
Hızla okula gidip son projemi teslim etmem gerekiyordu. Son iki sınavım kalmıştı ve ayrıca stajımın bitişine de iki hafta, sonra ne mi yapacaktım? Tabi ki de hayatımın aşkını arayacaktım!
***
Projemi teslim etmiş ve Niyazi'min yanına gelmiştim. Bu adamın ilk gördüğüm günden beri çok seviyordum. Abimin yengemi bulması çok büyük bir şanstı bizim içinde. Böyle güzel bir ailenin içerisindeydik.
İki hafta daha buradaydım. Abimi ikna edip yurt dışına çıkmak ve yüksek lisans yapmak istiyordum. Sonrasına sonra bakacaktım. Abimi ikna edebilecek iki insandan biri yengem biri de Niyazi'ydi. Onunla aramı çok iyi tutmam gerekiyordu. Zaten bende bunu çok güzel başarıyorum.
Arabayı görevlilere verip kendi odamın bulunduğu kata doğu yürüdüm. Oldum olası asansöre tek binmeyi sevmezdim. Biraz yorulsam da istediğim yere gelmiş ve derin bir nefes almıştım.
Kendimi koltuğa bıraktığımda kapının önünde beni izleyen yeşillere diktim gözümü.
"Yine asansöre binmeden değil mi? Ara geleyim yanına diyorum aramıyorsun da, seninle ne yapacağım ben?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Lazım (Askıda)
Romance"Eğer benim adım Zeynep'se önce seni kendime aşık eder sonrada evimin direği yapıp üstüne çamaşır asarım aslan parçası. Eğer yapamazsam bana da Zeynep demesinler!"
