2 🍃 ebb tide

186 27 66
                                    

alatus, gözlerini araladığında kendini uyuya kaldığı sert zeminde bulmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

alatus, gözlerini araladığında kendini uyuya kaldığı sert zeminde bulmuştu. sırtı uyuşmuş, ayakları ve elleri ise buz kesmişti. kirpikleri penceresinden içeriye dolan günışığı altında titredi hafifçe aralanırken. kehribar ve yeşil arasındaki hoş irisleri ise kendinden bağımsız bir şekilde yanında yükselen heykele kaydı.

kendi ellerinden çıkmış olan bu başyapıt tıpkı dün gece bıraktığı gibi duruyor ve sanki başucunda onun uyanması için dakikaları heyecanla sayıyordu. dudaklarında oluşan o sarhoş tebessüme engel olamadı. heykeli çok güzeldi ve adeta gözlerini kamaştırıyordu. güneş onunla birlikte doğuyor sanki tanrılardan bir parça taşıyordu.

düşüncelerinin etrafa savurduğu uykulu aklıyla yerinde doğrulmaya çalışsa da bacaklarındaki güçsüzlük onun ayağa kalkmasını engellemişti.

yer yer çürüklerle dolmuş ve tamamen heykelin tozlarıyla kaplanmış avuçları heykele doğru uzandı. ardından kendini heykelinin bacaklarına sarılırken buldu. yanağını pürüzsüz ve soğuk olan yüzeye yasladığında ise içine tarifi imkansız müthiş bir his dolmuştu. bu sanki kusursuz ve büyülü bir şekilde tamamlanmış gibi hissettiriyordu. bu duygu onu havalara uçurabilecek cinstendi. yanağını heykele sürttü birkaç defa ve gülümsemesi kocaman oldu. bıraksalar biriciğinin ayaklarının dibinde yıllarca bekleyebilirdi sanki.

"biliyorum, benim için geldin. seni ben yaptım... güzelliğine gerçekten de inanamıyorum..." mırıltıları karmaşık kelimelere dönüştüğünde ise kendini kaybetmişti. heykeliyle konuşuyor derin ve aşkla dolu iç çekişleri bulunduğu ortamı inletiyordu.

büyük ofisinin kapısı hafifçe tıklatılıp da asistanı ganyu kafasını içeri uzattığında alatus'u heykeline sarılırken buldu. şaşırmıştı onu öyle görünce ve bir süre ne diyeceğini bilemese de kelimeleri dudaklarını terk etmişti bile, "efendim, heykeliniz..."

alatus, yabancı olmayan sesle kafasını ona çevirmişti. yüzündeki uçuk gülümseme ganyu'nun alışkın olduğu bir şey değildi.

"...bitmiş." bu inanılmaz bir şeydi çünkü efendisi alatus, uzun süredir ne resim çizebiliyor ne de heykel yontabiliyordu. kendisi, tüm yeteneklerinin ellerinden acımasızca alındığını savunurken onu en ufak eksiği dahi olmayan bu heykelin başında bulmak gerçekten de şaşırtıcıydı.

alatus, ona karşılık olarak kafasını heyecanla sallamıştı, "aylar sonra nihayetinde bitti. çok güzel değil mi?"

genç hizmetkar gülümseyerek ona doğru yaklaştı, "evet, efendim. kusursuz bir iş çıkarmışsınız." sonra ise onun ayağa kalkmasına yardımcı olmak için ilerlemiş ve koluna girmişti. alatus, ayakları yere bastığında kendinden geçmiş bir deli misali kıkırdadı ve kulaklarında ganyu'nun nazik sesi yankılandı, "sizinle gurur duyuyorum."

/

öğlene doğru alatus, xingqiu'nun eşliğinde aklını rahatlatacak ve kendine gelmesini sağlayacak bir duş almış ve kahvaltısını ofisinde yapmak istediğini belirtmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 19, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

wuthering winds | xiaotherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin