♧ ESARETİN ZENGİNLİĞİ | BÖLÜM ●27●

46.9K 2.4K 1.5K
                                    

Hellö 💦


Genç kadın ateşle oynadığının farkında olarak derin bir nefes aldı ve adamın o parıldayan harelerine büyük bir açlıkla baktı. Biliyordu, şu saatten sonrasında ip kayıştan kopmuştu ve artık o kayışı falan da birbirine bağlamak istemiyordu.

Dudaklarının üzerine kapanan dudakların sertliği, bütün vücudunu uyarmaya yetecek kadar davetkârdı. Onun için ayırdığı dudaklarının arasından sızan dilinin kendi diliyle bütünleşip yaptığı kışkırtıcı hareketler ile kasıklarının arasında çıkan sancı tufanı ile baş başa kaldı. Kendisini adama bastırmak için bulunduğu hamle ise ruhunun bedeninden çekilmesine yetecek kadar ihtiyaç barındırıyordu.

Dudakları her birbirinden ayrılmaya yüz tuttuğu o küçük anda almaya çalıştığı nefesler, küçük bedenine yetmiyordu. Adamın uzun boyu karşısında onu, kendi bedeninde daha çok hissetmek için bedenini yay gibi Mirza'nın bedenine doğru yaslanmıştı ama yetmiyordu. Aralarında çok kumaş parçası vardı ve böyle basit ayrıntıları düşünmek istemeyecek kadar yükselmişti. Bu adamın ellerinde bir hamur gibi şekillenmek isteyecek kadar kendisini kaybetmişti.

Koridordaydı. Odalardan çıkan insanlar, onların şehvetle birbirleriyle oynaştıklarına şahit olabilirdi ama ikilinin de hiçbir şey umurunda değildi. Aylardır bekledikleri an gelmişti işte. Önlerine engel koyamayacak kadar birbirlerini gafil avlamışlardı.

Genç adam, çenesine uzun parmaklarını geçirip daha fazla dudaklarını açmasına neden olurken Demre, adamın bu sert isteğine memnuniyetle karşılık vererek dudaklarını daha fazla araladı ve kendisini arsızca öpmesine izin verdi. Elleri, ne zaman çıktığını bilmediği yumuşacık saçlarının arasında dolanıyor, parmak aralarına sıkışan saçları inadına çekiştiriyordu.

Mirza kollarının arasındaki çelimsiz bedeni kendi bedenine daha rahat yaslamak için ellerini aşağıya kaydırdığında bir kolunu beline sararak küçük bir hamlede Demre'nin ayaklarının yerden kesilmesine neden oldu ve bacaklarını beline dolarken sırtını duvara yaslayarak kendisini ona daha da bastırdı.

İşte buydu. İkilinin de istediği tam olarak buydu. Bunca zaman sabretmelerine hâlâ şaşırıyor olsalar da artık kim olursa olsun durmaya niyetleri yoktu.

Uzaktan gelen bir kadının kahkahasına karşı irkilen Demre'yi fark eden Mirza, onu daha da rahatlatmak için odasına doğru ilerledi. Kapıyı ayaklarıyla iteklerken bile kucağına aldığı kadını öpmeyi bırakmıyor, nefessizlikten ölene kadar da dudaklarını ayırmayı planlamıyordu.

Tam da o sırada odada adamı bekleyen kadının gördüğü manzara ile eşyalarını toplayıp kapıyı ardından kapatması tuzu biberi olurken Demre, adamın dudaklarını çekip çenesini oradan da boyunu, ıslak ve tutkulu bir şekilde öpmesine karşılık kafasını geriye atarak ona açabildiği kadar alan açtı. Mirza gördüğü manzaradan memnun bir şekilde her milimi kaçırmaksızın ıslak öpücükleri ile süslerken dudaklarının arasına aldığı eti öyle bir emdi ki beyaz teninin üzerinde anında belirginleşen kırmızı alana istemsiz zafer dolu bir şekilde geri çekilerek baktı.

Bu kadına bayılıyordu. Onu her gördüğünde bedeninde garip, patlamaya hazır bir tufanla karşı karşıya kalıyordu ve patlamayan bu kıyamet, onu her geçen gün daha da heyecanlandırmaya yetecek kadar coşkuluydu.
Onu yatağın üzerine yatırıp üzerine kendisini bırakırken bedeninin altında ezilmemesi için ağırlığını elinin üzerine vermişti. Diğer eli ile saçlarını yüzünden geriye itekleyip açıkta bıraktığı güzel yüzüne öpücükler kondurmaya devam ediyordu.

BEYAZ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin