↬ toji fushiguro

2.3K 94 53
                                        

uyarı: angst.
yorum yapmayı ve bölüme oy vermeyi unutmayın!

🎲

the knowing

Bilmek, Toji.

Terim anlamı olarak, bir şeyin nitel ve nicel özelliklerinin algısal ve ölçeklenebilir haliyle yorumlanabilir bir veri özelliği taşıdığı, bilinçsel izdüşümleri toplamı. Ya da en basit haliyle, bir veya birçok şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak.

Bilmek, daha önce hiç bu kadar ağır gelmemişti. Cahilliğin cidden mutluluk olduğunu yeni yeni anlıyorum. Kadere yenilmek, her şeyi akışına bırakmak gerek... Gizli bir işse yaptığın, gizli kalması gerektiyse bunu kaderin bana açıklaması gerekirdi, benim kaderin kendisinden çekip çıkarmam değil.

Kadere inanan biriyim, bilirsin bunu. Belki de bilmiyorsun. Aslında, benim hakkımda bildiğin her şeyden şüpheliyim. Her neyse. Kader, eninde sonunda bana anlatacaktı gerçekleri zaten. Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu var ve ben elbette ki öğrenecektim en sonunda.

Sana olan sevgimi, sana olan aşkımı asla tanımlayamadığımı dile getirmiştim. Ve sen de bunu anlamamışsın meğerse. Şimdi açıklayayım sana, bana hissettirdiğin tüm duyguları.

Bir yaz sıcağında girilen o soğuk su gibisin; ruhuma, bedenime, bana iyi geliyorsun. Ya da ben böyle düşünmüştüm. Çiçek tarlasında esen o rüzgar gibi, dünyanın en hoş kokusunu soluyorsun ya hani, işte sen de böyle hissettirdin bana. Sana bakarken, bir gün batımına bakıyor gibi hissederdim, müthiş bir manzara, eşi benzeri yok gibi.

Gözlerinin ormanlarında kaybolurken ben, çok güzel gülüyordun bana. Ben her şeyi bildiğim halde susarken. Kalbime söz geçiremiyorum işte. Seni kaybetmemek için hep sussam da, bir yerden sonra ben de gururuma asla yediremedim bu gerçeği.

Neden sakladın bunu benden? Ağlarım falan diye düşünüp acıdın mı yoksa? Üzülürüm diye mi düşündün? Yemin ederim, öğrendiğim anda hiç ağlamadım Toji. Hatta bu yüzden içtiğimi hatırlıyorum, çok ama çok içtiğimi. Sarhoş olup eve geldim ve beni yine sen uyuttun. Senden nefret etmem gerekirken, ben yine sana sığındım.

Sen bana yalanlarını sıralarken, kendimi küçük düşürülmüş hissettim. Ama ne yapayım? O gerçeklerle bile seni öpmek, seninle olmak çok güzeldi. Seninle sevişmek, kollarında olmak, rüyalarda sonsuzluğa uzanmak...

İşte tam bunlar yüzünden, "Olamaz," diye telkin etmiştim kendimi. "Bu adam sana neler yaptı, nankörlük etme. Seni sevmese, seni istemese bunları yapar mıydı?" diye kaç kere suçladım kendimi. Ama sonra bir sonuca varamadım, sana güvenimi bir kere kaybettikten sonra.

Hayallerde yaşadığımı bilmiyordum ben. Seninle mutlu bir ailemiz olacaktı güya. Çocuğumuz olacaktı, adını Megumi koyacaktık. Hatta bunu ben istemiştim, sen de hemen kabul etmiştin. Kız olsa da, erkek olsa da, bunu koyacaktık onun adı olarak.

Annesi farklı bir kadınken, zaten sen oğlunun adına Megumi koymuşsun.

Yalan söyledim. Öğrendiğim zaman çok ağlamıştım.

Evliliğimizin sahte olduğunu öğrendiğimde de çok ağladım.

Ben her şeyi öğrendikten sonra, eve gelip bana "Seni seviyorum," dedikten sonra da yalanlarına inanmak istediğim için çok ağladım.

Acizliğime çok ağladım, güçsüzlüğüme, çaresizliğime... Senin gibi biri için yaptığım şeylerdi bunlar. Bir kadının, sevdiği adamı kaybetmemesi için. Ne kadar acı, ne kadar alçakça...

Sürprizlerin, hediyelerin, sevgi sözcüklerin... Hepsi tiksinti kokuyor artık benim nazarımda. Seni sildim. Kalbimden olamasa da, aklımdan sildim. Yoksun artık, olmayacaksın da. Senden daha iyilerini bulacağım, beni gerçekten seven birine rastlayacağım elbet.

Yine yalan söyledim. Rastlasam bile, artık birine güvenmem mümkün değil.

Bir kişiye güvendim ve paramparça oldum, artık kaldıramam.

Beni seven, bana senin gibi sevgi sözcükleri sıralayan ve bana her türlü jesti yapan insanlara nasıl güvenebilirim ki bu saatten sonra? Aynı şeyleri sen yapıp da beni kandırmışken...

Gülüşlerimizin ardına sakladık her şeyi. Seninle o yatakta yatarken, ikimiz de birbirimizin yüzüne ya da tavana bakarken, halimize gülüyorduk. Ben senin neye güldüğünü biliyordum fakat sen bilmiyordun.

Bana gülüyordun, haklısın. Ben de olsam, ben de kendime gülerdim. Saflığıma, acizliğime çok gülerdim.

Kuru kişiliğinin ardında yatan o sevgi ve hayat dolu insanı çıkarabildiğimi düşünüp sevinmiştim. Ciddi, şaka yapmayan, robotik, bazı insanların tabiriyle duygusuz bir adamsın sen. Ve ben bunu, bu duvarı, kaldırabildiğimi sanmıştım. Ama aslında o duvarları yıkabilen, bir başkasıymış.

Oğlun sana ne kadar da benziyor... O kadar yakışıyorsunuz ki onunla... Sabahları evlerine gidip oyunlar oynarken, bana pazar günleri bile işe gittiğini söyleyip siz aslında beraber pikniğe giderken, o kadını öperken çok mutluydun. Ve ben her seferinde, o mutlu aile tablosuna kendimi koydum. Ben olmak istedim; Megumi'nin annesi, senin gerçek karın...

Sana tek bir sorum var Toji.

Neden?

Neden ben? Neden oynadın? Ben sana ne yaptım da bana bunları yaşattın? Beni sadece seks arkadaşı olarak mı kullandın? Gittiğimiz tatillerin, yaptığımız tüm güzel aktivitelerin, gezdiğimiz her yerin, benimle olduğun her anın bir anlamı var mı senin için? Yoksa her şey; bildiğim, inandığım her şey, koca bir yalandan mı ibaretti?

Senden tek bir cevabı bekliyorum. Ya evet, ya da hayır demeni. Buna hiç olmadığı kadar ihtiyacım var... Kafayı yiyeceğim, içim içimi kemiriyor artık. Kandırılmış olmak o kadar küçük düşürücü ki...

Bana, bize ne yaptığına dön de bir bak. Mutlu musun şimdi? Yarattığın enkazı gör, paramparça ettin beni, bizi. Artık toparlanamayız, olamayız eskisi gibi.

Arayıp durma beni. Atma mesajlar falan. "Ondan boşanacaktım, o yüzden söylemedim sana," demiştin. Bu nasıl bir yalan? Onu tutkuyla dudaklarından öperken de mi ondan boşanmayı düşünüyordun? Onun belini ve kalçalarını kavrarken de? Bu nasıl bir savunma? Yüzüne tükürmek isterdim.

Bana şu an gelsen, geri dönsen... Öyle aptal bir aşığım ki, koşa koşa kabul ederdim seni. Aramalara ve mesajlara bakmayınca kolay oluyor ama biliyorum ki bir kere senin yüzünü görsem, yelkenleri suya indireceğim.

Senden nefret ediyorum.

Ama seni çok seviyorum.

İçimdeki bu duyguyla ne yapacağımı bilmiyorum. O kadar karışığım ki... Beynim durmuş, muhakeme yeteneğimi kaybetmişim gibi hissediyorum.

Artık acıtmıyor o kadına gitmen. Kanıksadım diyebiliriz. Sevilmediğimi anladım ben de. Hayatım boyunca yalnız kalacağımı bana hatırlattığın için, sana teşekkür ederim ayrıca Toji. Bu gerçekle bir kez daha yüzleştim ve sanırım bununla barıştım.

Artık sorun değil. Yemin ederim sorun değil. Dediğim gibi, acıtmıyor. Zaten sen de bıraktın peşimi, benim gibi birine değmez diye düşündün belki de. Sen de haklısın.

Az önce sana son yalanımı söyledim.

Yalandı, çünkü hâlâ çok acıtıyor.

🎲

jujutsu kaisen one-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin