WFLO -4-

239 25 66
                                        

Biz geldiiik.

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!













Ellerim ceplerimde dertsiz tasasız onun sokağında yürüyordum. Resmen içip içip sevdiğinin evine gelen, bağıra bağıra onu arayan sarhoşlara benzemiştim. Tek farkım, bağırmıyordum. Onun dışında ben de aşk sarhoşu sayılırdım.

Evine yaklaştığımda bağıran yetişkin erkek sesi ile durdum. Birkaç kişi evin kapısına çıkmış korkuyla Thomas'ın evine bakıyordu. Hızla başımı oraya çevirdiğimde onu gördüm. Ondan uzun orta yaşlı bir adam kolundan tutup üstüne eğilmişti ve öfke ile yüzüne bir şeyler bağırıp küfrederken kolundan tutup sarsıyordu onu.

Thomas ise titreyen vücudu ve gözlerinden belli olan korkuyla adama bakıyordu sadece. Herekese öfke püskürüp, yumruk atan çocuk kilitlenmiş gibiydi.

Dişlerimi sıkarken adımlarımı oraya yönelttim öfke ile. İnsanların bakışları bana döndü. Önlerine geldiğimde Thomas'ın başı bana dönerken adamın kolundan tutup ondan uzaklaştırdım ve yüzüne yumruğu geçirip yere düşürdüm. Sesi kesilirken şok ile bana baktı.

"Ondan uzak dur orospu çocuğu." Şaşkınlığından kurtulması birkaç saniye sürdü. Ayağa kalktı.

"Sen kimsin amına koyiyim?" diye yakalarımdan tutup beni sertçe duvara yasladığında diğer evlerden gelen korku dolu sesler doldurdu kulağımı. Sinirle dizimi adamın karnına geçirdim ve iteledim tekrar. Kenarda duran demir küreği elime aldım.

"Gel, göstereyim kim olduğumu." Bir bana, bir Thomas'a bakarken geriledi.

"Bu burada bitmedi." Güldüm alayla.

"Evet, bitmedi." dediğimde arabasına yürümeye başladı. Binip uzaklaşana kadar onu izledim. Ardından elimdeki küreği bırakıp Thomas'a döndüm. Yanına ilerleyip kolumu omzuna sardığımda engel olmadı. İfadesiz bakıyordu. Çok boş bakıyordu gözleri.

Evin açık kapısından içeri girdim ve onu merdivenlere yönlendirdim. Odasına girdiğimizde yatağa oturmasını sağladım. "Uyu hadi, ihitiyacın var gibi duruyor." İfadesizce bana bakmaya başladı. Gözleri yavaş yavaş dolmaya başladığında yanına oturdum. Kollarımı ona sarıp başını göğsüme çektiğimde sıcak göz yaşları tişörtümü ıslatmaya başladı. Dolu gözlerime engel olamadım, yanağımı saçlarına yasladım. Ağlamasına engel olmak istiyordum. Yapamıyordum.

Kim, neden böyle güzel bir çocuğu kırardı? Kim neden böyle güzel bir çocuğu terk ederdi, ayıran ölüm değilse?

Tişörtümü sıkıca avcumun içine alıp inleğinde saçlarından öptüm. "Geçti. Tamam." Ağlamaya devam etti. "Ağla hadi, buradayım ben. Yanlız değilsin." Belime daha sıkı sarıldığında ben de kollarımı daha sıkı bedenine dolayıp saçlarından öptüm derince.

Ellerimle yüzünü kavrayıp gözlerime bakmasını sağladım. "Ağla, değecek insanlar için." Başımı iki yana sağladım. "Ama bu son olsun. Bir daha sakın değmeyecek insanlar için ağlama. Değecek şeyler için üzül." Süzülen göz yaşları ile başını salladığında tekrar kendime çektim onu. Başını yanlamasına göğsüme, yasladı. Bu sefer yüzünü gizlemedi benden.

Yatağa uzanıp onu göğsüme çektim ve saçlarından öpüp okşamaya devam ettim. Saçlarını okşadığımdan mıdır bilmiyorum ama sakinleşti bir süre sonra. Göz yaşları dindi ve gözleri kapandı. "Kimdi o?" diye sordum. Bir tahminim vardı ama olmasını istemiyordum.

"Babam." dediğinde doğru çıktı düşündüklerim. Duvara baktım öylece. Gözleri kapalı, başı göğsümde durmaya devam etti.

"Okulda, müzik grubun olduğunu söylediler." dediğinde ona çevirdim tekrar gözlerimi. Gözleri kapalıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

We Fell in Love in October •boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin