Joseon son beş yılın yükselişini yaşıyordu. Halk bolluk içindeydi, mutluydu. Kral Woo Hyuk ataları gibi yapmamış, halkını sefalete sürüklememişti. Bu yüzden krallarına bağlılık içindeydi milleti, isyan çok çıkmazdı. Ama saray'ın içinde döneni de bilirlerdi elbette. Kral'ın ilk karısı kraliçe Jiu, dört evlat verdi Kral'a. Üç veliaht bir prenses. Daha sonra Seokjin'in annesi vardı. Kral'ın ikinci eşi. Changbin ve Seokjin'i doğurmuştu genç yaşta. Seokjin'in annesi zengin bir ailenin kızıydı. Kral bu evliliğinde mantıklı davranmıştı, belki de annesinin ciddi duruşu bu yüzdendir. Ona karşı vermediği sevgiydi. Işte bu verilmeyen sevgi yüzünden Seokjin 'in annesi intikamla dolmuştu. Oğullarının veliaht olmasını istiyordu. Tanrıya kaç kez yalvarmıştı bilmiyordu. Ama şu işe bakın ki ilk çocuğu bir hastalıkla yaşıyordu! Isyanin karşısında duramazdı, kendini bile koruyamazdı o. Kral neden onu böylesine korudu bilmiyordu. Söylenecek çok şey vardı ama sırası değildi. Changbin ise... tahta oturmayı düşünmüyordu. O savaşıp orduyu yöneten bir komutan olmak istiyordu. Bu yolda giderken çizgisini bozmuyordu. Kraliçe ise büyük oğlunun tahta geçeceğinden şüphesizdi ama yine de pürüz çıksın istemiyordu. Diğer iki veliahtı mutlaka gözetlerdi.
Seokjin sabah seslerle uyandı. Gözlerini kışpırtırdı. Çadırdan çıkıp dışarı baktı. Askerler toplanıyordu. Namjoon, Jungkook ve Yolgezer ise harita üzerinden konuşuyorlardı.
"Uyanmanızı bekliyorduk efendim. Bir an önce arabaya geçmelisiniz. Hava daha fazla ısınmadan yola çıkmamız gerekiyormuş. " dedi Baekhyun kıyafetini getirirken. Ama Jin bunu giyinmek istemiyordu. Saraydan çıkmıştı. Artık resmi kıyafeti taşımak istemiyordu.
"Bana başka bir kıyafet getirin. Bunlardan giymeyeceğim. Yolculuk için uygun değiller." Saray hanımı hemen kafasını salladı. Birkaç hizmetçi arkaya koştu. Askerlerin icin de gece giydiği kıyafetle dolaşmak rahatsız hissettiriyordu. Hizmetli getirdiğinde hızlıca giydirdiler. Seokjin arabaya gitmeden önce Namjoon'un yanına gitti.
"Günaydın." Dedi neşeli sesiyle. Komutanlar ve Yolgezer ona döndü.
"Günaydın efendim." Namjoon ve Jungkook selam verdi. Yolgezer gülümsedi.
"Ne yapıyorsunuz?" Dedi haritaya bakarak.
"Gideceğimiz yolun üstünden geçiyorduk. Son konuşmaları yapıyorduk." Dedi Jungkook haritayı katlarken. Jin kafasını salladı. Sonra saray hanımının yanına döndü ve arabaya doğru yürüdüler. Asker atlara saman veriyordu. Jin arabaya bindi, saray hanımı ve hizmetçi hemen erzakları çıkarıp onun yanına koydular. Jin acıkmıştı, yedi her şeyi. Ilacını almayı da unutmadı. Birkaç dakika sonra her şey hazırdı, askerler yola yeniden devam ediyordu. Seokjin bıkmıştı yolculuktan! Eğer Kral onu düşünmeseydi yormazdı kendini Maisan'ın tepesine kadar... Bu nedenle saray hanımı ile bolca sohbet etti. Ona çocukluğunu anlattı, sarayın eski halini... Seokjin'in bilmediği ne çok şey varmış meğer. Güneş tepede iken bu kez mola vermemişlerdi. Atlar dün gece oldukça dinlenmiş olmalıydı diye yorumladı Seokjin. Bu nedenle saat üç gibi mola vermişlerdi. Dışarıda nemli bir hava vardı. At arabadan Baekhyun'un yardımıyla indiğinde havaya baktı ilk önce, uzun ağaçların izin verdiği kadarıyla. Gülümsedi. Namjoon'un yanına gitti. Başıyla selam verdi askerler. Yolgezer ise küçük bir gülümseme...
"Sizinle vakit geçireceğim. Saray hanımı ile doğumuma kadar konuştuk!" Namjoon kafasını eğerek gülerken Jungkook ve Taehyung bunu saklamadı. Jin de güldü.
"Atları besleyeceğiz. Yardım etmek ister misiniz?" Dedi Yolgezer, atının yularını tutarken.
"Ah, otursak iyi olur. Prensi yormayalım." Dedi ona karşılık. Ama Jin ona itiraz etti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Men In Love Taejin/Vjin [Tamamlandı]
FanfictionJoseon Hanedanlığı... Dönemin en güçlü Kralı Woo Hyuk'un 4. oğlu Kim Seokjin amansız hastalıkla mücadele eder. Halk ve Kraliyet hüzün içindedir. Kral bu hastalıktan kurtulması için yeryüzündeki tüm hekimleri ağırlasa da sonuç vermez. Ve kral bir g...