hoşçakal demek bu kadar zor mu

699 61 15
                                    

bu kadar aptal oldukları için özür dilerim dkdlkdkdkdkd

BÖLÜM 13

minho'nun ağzından

evden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. sinir tüm vücudumu o denli ele geçirdi ki gerçekten bir yerleri yumruklamak istiyorum.

anlamıyorum. yemin ederim ki onu anlamıyorum. ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum. önce benim duş aldığım banyoya geliyor üstelik ona heejin evin siktiğiminin diğer banyosunu tarif etmişken.

bana dünyanın en önemli şeyiymiş gibi bakıyor dokunuşlarıma izin veriyor sesini çıkarmadan saçlarını kurutmama izin veriyor. tatlı tatlı kocaman gözlerini açıp bana bakıyor. o an kabul edeceğini düşünmedim ve saçlarımı kurutmasına izin verdim ve ne yaptı? tatlı tatlı kuruttu saçlarımı. öpmeme izin verdi ve sonra her şeyin saçma olduğunu söyledi.

her şeyden soyutlanıp ona odaklanmışken her şeyin saçmalık olduğunu söyleyip çıkıyor banyodan ve hiçbir şey olmamış gibi profesyonel bir şekilde heejin'e yaklaşıyor.

kendi tarafımdan yaşananların yanlış olduğunun dibine kadar farkında olsam da yine de çekiliyorum.

sanki tanrı bizim yanımızdaymış gibi heejin bonyaya kaçıyor ve biz gerçekten sevişiyoruz. beni öpmek bana sarılmak için can atıyor. nasıl bunların üstüne sessiz bir şekilde evi terk edebilir?

yaşanmışları basite indirgeyemiyorum bir türlü ve bunda en büyük pay onda. sevişirken beni değerli gibi hissettirip sonra da çöpmüşüm gibi hissettiriyor.

akşam yemeğinde ters giden şeylerin farkındaydım elleri titreyip duruyordu ve onu tanıdığım ilk güne nazaran enerjisi de yerlerdeydi. ben de ona ne kadar etki edeceğini bilmiyorken yardım etmek istedim. elimi uzattım ona. karşımda kuzenim otururken uzattım o eli. jeongin ordan bizi görüyor bir şey demiyor.

soru sormamdan nefret ediyor, konuşmamı istemiyor, yaklaşmamı istemiyor ama her şey olunca hoşuna gidiyor. tamam sadece seks yapalım diyorum atarlanıyor.

ya da ben mi büyütüyorum gözümde? bu tabloyu kendi istediğim gibi mi yorumluyorum?

bir şekilde tek amacım yakınımda tutmak onu. kabul ediyorum her şey hızlıydı. ben de nasıl oldu bilmiyorum. ilk başta sadece geçici bir şey sandım.

güzel bir ilişkim yok. bunu altı yıla vurmak saçma olur çünkü en yakından örneğim annem ve babam.

babam sıfır noktasındayken annemle tanışıyor ve annem onu öyle kabul ediyor kendisi mükemmel bir kariyere sahipken. annem babama tüm umutlarını geri veriyor ve babamı o sıfır noktasından sadece yanında olarak kurtarıyor.

hemen olmamış bunlar tabii.

32 yıllık evliliklerinde anca altı sene sonra çocuk yapacak bir ekonomiye ulaşıyorlar. bu kadar çok şeyler atlatmışken ikisi hala birbirine aşkla bakıyor babam hala annemin peşinde koşuyor bir şey olacak diye. 32 yıldır hala geceleri televizyonun karşısında birbirlerine sarmaş dolaş bir şekilde konuşuyorlar.

annem hala ilk gün gibi bakıyor babama. asla birbirlerinden sıkılmıyorlar. kavga ederler bazen ama unutmuş gibi yapıyorlar. babam der ki "annenle kavga etsem de problem değil. ben onunla geçireceğim zamanı neden boşa harcayayım. aptal hırslarla neden uzak kalayım ondan."

yani yıllara yenik düşmemiş bir aşk varken karşımda 6 yılı bahane edemem. aslında ederdim çünkü benim için en kolay yol buydu. jisung'u tanıdım ve aslında heejin'e 32 yıl aşkla bakacak şekilde aşık olmadığımı fark ettim. ilişkiydi işte irdelemedim. o da pek umursamıyordu. birbirimize ilgi vermeyi keseli uzun zaman oluyor farkındayım. hiçbir şey ilk zamanki gibi değil. belki de sıkıldık. bunu heejin'in 4. yılımızı kutlamak yerine liseden arkadaşlarıyla buluşma partisine gidip "her sene kutluyoruz zaten." dediğinde fark ettim. takılmadım. dediği gibi her sene kutluyoruz zaten.

la petite mort | minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin