selamm kesinlikle anlayacağınızdan eminim ama italik yazılar karakterlerin iç dünyasında konuşmaları olduğunu söylemek istedim. keyifli okumalar ♡
BÖLÜM 9
jeongin, changbin'in attığı konumla sokağa girdiğinde müsait bir yere arabayı çekti. dışarı baktığında bahçe kapısının önünde sigara içen minho'yu görünce yan koltukta uyuyan jisung'a dönüp sırıttı.
bu yaptığı sonucunda jisung'tan güzel bir dayak yiyeceğini biliyordu fakat kesinlikle yaptığından pişman olmayacaktı.
yıllar önce arkadaşının yaptığı iyiliğe bir karşılık vermek için güzel bir zamanlamayadı.
arabadan inip seslendi "baksana!" minho ona döndüğünde "minho'ydu değil mi?" diye sordu.
minho sinirli bir şekilde kafasını salladı.
"minho yardım etsene bana içeri taşınması gereken çok şey var."
gelişinden yardım etmek istemediği belliydi. jeongin minho'yla birlikte arka bagaja gitti ve açtı. minho'dan önce davranıp tüm poşetleri eline aldı.
"ben ne taşıyacağım?" diye sordu minho sinir bozucu bir sesle. neden bu çocuğa yardım ediyorum ki!
jeongin "aah şey ön koltukta." deyip eline anahtarı bıraktı ve yürümeye başladı. "arabayı da kitlersin artık." ondan sonra minho'ya döndü. "bir de sakın uyandırma ben alışveriş falan yaparken uyudu ama yemeğe kadar dinlenmesi lazım daha." dedikten sonra bahçe kapısından içeri girdi.
"çok soğuk felix'im beni ısıtsın."
koşarak gidip zile bastı ve kapıyı felix açtı.
"jeongin nerde kaldın? yetişmeyecek yemekler."
felix'in dudağına bir öpücük bıraktı ve aceleyle ikisini içeri soktu. "ne oluyor?"
"bebeğim jisung uyuyor diye yavaş geldim."
"sorun yok o zaman da o nerde?"
"felix bir şey diyeceğim ama çığlık atma tamam mı? gel mutfağa girelim. kapıyı açık bırak."
mutfağa yönelirken salonda takılı kulaklığıyla elindeki bilgisayarla uğraşan hyunjin'i görünce selam verdi. hyunjin de gülümseyip selam verince mutfağa girdi.
sonra yine mutfaktan çıkıp hyunjin'e "jisung ve minho gelecek birazdan poşetleri taşıyacağım diye yardım istedim ondan." diye açıklama yaptı hyunjin onları görüp de şaşırmasın diye. sonra yine mutfağa girdi.
felix sevgilisine anlam veremese de dediği gibi kapıyı açık bırakıp mutfağa giden jeongin'in peşinden gitti.
jeongin'in arkasından minho "ne diyo bu manyak?" diye söylenerek ön kapıyı açtığında bir adet mışıl mışıl uyuyan jisung ile karşılaşmasıyla inanamayarak kapıyı geri kapattı.
şok olduğundan dolayı biraz sert kapatmış olduğunu düşünmüş olacak ki "siktir uyanmaması lazım." diyerek kapıyı geri açtı.
jisung'un hala aynı pozisyonda uyuyor olduğunu gördüğünde rahat bir nefes aldı.
"taşımam gereken şey sen misin?" diye sordu sanki jisung cevap verebilecekmiş gibi.
"sırf o dedi diye yapacağım senle alakası yok."
eğilip sakince kollarını jisung'un diz kapaklarının altından ve sırtından geçirerek sarsmadan kucağına aldı.
"gavat mı bu çocuk nasıl başka birinin seni taşımasına izin verir? aramızda geçenleri bilse izin verir miydi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
la petite mort | minsung
Fanfiction-minho ve kız arkadaşı cinsel hayatlarına birini eklemek istiyorlardı- "gel buraya." tuttuğum kolundan göğsüme çektim onu. başta biraz dursa da hemen kedi gibi sırnaştı bana. ben onu gerçekten çözemiyorum. "senden nefret ediyorum." dedi burnunu çe...