16-Albay

15.7K 1.4K 484
                                    

Her ne olursa olsun bu devletin bir polisi vardı. Ve Cansu'nun durumundan onları haberdar etmek, onun can güvenliği açısından oldukça elzemdi. Sabah ilk iş emniyete gitmeye karar verdikten sonra geceyi cümbür cemaat bizim evde geçirmiştik.

Uyanır uyanmaz, Yankı Abi'nin yoğun ısrarı üzerine abim de kahvaltı bile etmeden onlarla emniyete geçince evde beş kişi kaldık. E kahvaltıyı da bu dörtlüden biri hazırlardı herhalde değil mi?

"Kahvaltı kimin ellerinden öpüyor?" dedim gözlerimi ovuşturarak.

"Bizim ellerimizden öpmesin mi?" dedi Çağan beni kendine çekip.

"Hop hop! Ayaz yok diye meydanı boş sanmayın, ayrılın!" dedi Dinçer Abi.

"Ayaz varken de böyleyiz biz." dedi Çağan kollarını bana daha da sıkı dolayarak.

"Evet, arsız bunlar." dedi Derin.

"E yuh ama!" dedim sitemle.

"Bence kahvaltıyı burada yapmayalım. Bize çıkalım." dedi Dinçer Abi.

"O niye? Her şey var dolapta. Simit alıp gelseniz yeter." dedim omuz silkerek.

"Biz niye alıyoruz kızım? Kalk kendi simidini kendin al." dedi Gökmen.

"Vay be Mantis, sen de mi?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Hadi çıkalım bize." dedi Dinçer Abi ısrarla.

"Ya niye? Tamam alırım ben simit, kahvaltıyı da hazırlarım." dedim sonunda.

"Benim canımın istediğini yapabileceksen kalalım."

"Yumurta bile kıramıyor abi, başımızı belaya sokma duman anca dağılmış." dedi Derin mırıldanarak.

"Duyuyorum seni Derin! Sen de ne istiyorsan söyle Dinçer Abi yapacağım."

"Tost istiyorum." dedi Dinçer Abi sırıtarak.

Arkamdaki yastığı kavrayıp ona fırlattım ama bu öfkemi dindirmemişti. Ona doğru atılacakken Çağan belimi kavrayıp beni durdurdu ama bir yandan da gülüyor ve sinirlerimi iyiden iyiye alt üst ediyordu.

"Yahu kablo dolanmış diyorum nesini anlamıyorsunuz!" dedim sinirle.

"Hani senin hatandı?"

"Kabloyu kontrol etmemek benim hatam evet ama kabullendim diye de bu kadar üzerime gelinmez ki canım! Ha-"

"Hayret de bir şey." dediler anlaşmış gibi hep bir ağızdan.

"Benimle uğraşmayı acilen bırakmalısınız." diye homurdandım yüzümü asarak.

"Başka eğlencemiz yok ki be Zakkum." dedi Gökmen.

"Hayatınız yalan sizin."

"Biz simit alıp gelelim, siz de kahvaltılık bir şeyler çıkarın hadi." dedi Çağan elimi tutup beni kaldırarak.

"Tamamdır, hadi beyler." dedi Derin ayaklanıp.

Üzerime bir mont geçirip ayakkabılarımı giydikten sonra Çağan'ın peşine takıldım. Fırın çok uzak sayılmazdı ama biz biraz yavaş yürüyorduk. Sallanan kolunun koluma değmesi hâlâ bana tuhaf hissettiriyordu. Bu his zamanla kaybolur muydu? Burnuma vuran kokusu hep böyle heyecan verici kalır mıydı? Bakışları, diğerlerine değdiğindeki gibi sıradanlaşır mıydı zamanla?

"Üsteğmenim!" dedi biri arkamızdan. Çağan dönüp baş selamı verdiğinde ben de aynını yaptım.

"Rahat çocuklar, rahat." dedi Albay. Sonra gurur dolu bir bakışla Çağan'ın omzuna elini koydu ve hafifçe sıktı.

ZakkumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin