1

3.6K 335 355
                                    

1. Yıldızlar sönene kadar.

 Yıldızlar sönene kadar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yoongi

Anda kalamıyordum, etraftaki insanları izliyor ve nasıl mutlu olmayı başardıklarını düşünürken içime çekiliyordum. Gözlerim tekrar dalıp gittiğinde ikinci bardak viskiyi yarılamıştım bile. Yaşadığım hayat ve yaşamak istediğim hayat arasındaki uçurumda sallandığım bir başka geceydi ve eve dönmek istemiyordum.

Eh, ama her zaman dönerdim.

Dört kişilik yuvarlak masanın etrafında bir cuma klasiği olarak toplanmıştık. Daegu'nun kalbinin attığı kalabalık ana caddenin biraz aşağısında kalan denize yakın bir binadaki kuytu barda, müdavimi olduğumuz yegane mekandaydık. Bu gece bir kişi eksiktik çünkü Namjoon'un hepimizin aksine düzgün bir hayatı olduğu doğruydu. Yoğun geçen iş gününden sonra soluğu sevdiği kadınla birlikte lüks bir akşam yemeği ve ardından iyi bir sinemada almış olmasına kızmamam gerekirdi ama kızmıştım. Çünkü benim hayatım buydu işte, başkalarına imrenmekten ibaretti.

"Tamam git."

Hyejin de az sonra kalkmak için izin istediğinde hepten bozulmuştum ama hakkım da yoktu hani, her hafta eğer Taehyung olmazsa en sona kalan kişi ben olurdum. Genç arkadaşıma şöyle bir baktım, sandalyesine iyice yayılmış telefonuyla ilgileniyordu.

"Bozuldun mu yine sen?"

Hyejin'in capcanlı sesi beni kendime getirdi. Ona kafa salladım, işimle özel yaşamımı karıştırmaktan nefret etmeme rağmen o, çalıştığım şirketin iletişim departmanındaydı ve her gün masama istemediğim halde güzel notlar bırakmaya başlamasıyla ister istemez arkadaş olmuştuk ve işte şimdi o çok kutsal dörtlü masadaki bir sandalye ona aitti.

Tanrı biliyordu ya benim için hayatıma soktuğum tüm insanlar birer kayıp demekti, hepsi çıkmak için hayatıma girerlerdi. Ya da ben öyle düşünür, insanlarla ilişkimi asgari düzeyde tutardım, ta ki Hyejin gibi birini tanıyana kadar.

Üzerimdeki yabanıllığı, bir jelatini sarmalandığı üründen sıyırdığı gibi sıyırmıştı.

"Yok bozulmadım, ne alakası var?"

"Haydi haydi, biliyoruz bu yüz ifadesini." Uzun manikürlü parmaklarıyla çenemi tutup ona bakmaya zorladı. "O küçük alt dudak büzülmüş, kaşlar da çatık. Basbayağı alınmışsın."

Ondan kurtulup hırçınlığımı gizledim ve dibini gördüğüm kristal viski bardağını kafama diktim.

"Beni bu çatlakla baş başa bırakıyorsunuz hep,"diye söylendim. "Sen gider gitmez yine aptal aptal teorilerini sıralayacak, herif beni denek olarak kullanıyor."

Hyejin güldü ve kadife kırmızı çantasını omzuna atarak bizi duymayan Taehyung'a baktı.  "Sana çok değer veriyor, hiç kimseyle paylaşmadığı şeyleri seninle paylaşıyor. Buna mutlu olman gerekmez mi?"

Peter Losing Wendy | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin