Bölüm 3

17K 900 170
                                    

Alarmın tiz sesiyle gözlerimi açıp yerimde doğruldum hava daha aydınlanmamıştı.

Uykulu gözlerle yataktan kalkıp banyoya girdim soğuk bir duş aldım yaralarım hala sızlıyorlardı buraya gelmeden bir gün önce de kemerle sinirini çıkarana kadar dayak yemiştim.

Soğuk suyu kapatıp çıktığımda sırtımdan sıcak bir sıvının aşağı doğru yol aldığını hissettim kanamıştı, işte o an keşke dedim keşke yaralarımı sarabilecek biri olsaydı.

Hale sultan Bursa'da kalmıştı onun yanına gidemezdim ona herşeyi anlattım ama veda etmeme bile izin vermemişlerdi.

O evden çıktığımda içimde buruk bir sevinç vardı ama onların çoşkularına diyecek yoktu ailecek çok mutlu olmuşlardı.

Derin bir nefes alıp bornoza sarındım canımı yakıyordu yüzümü buruşturdum derin bir nefes alıp eşyalarımın yerleştirildiği dolaba yöneldim.

Kıyafetlerimin hepsi koyu renkti kendimi böyle soyutlardım dışardan, dış dünyadan insanlardan nefret ediyordum çünkü onlar da benden nefret ederlerdi.

Telefonum çaldığında siyah eşofman takımını giyip eşarbımı elime alarak telefonu elime aldım gördüğüm isimle gülümsedim.

Açıp kulağıma dayadım, bir süre ses gelemyince ilk ben konuştum.

"Sultanım sabahı şerifleriniz hayır olsun inşallah" dedim sevecenlikle bu tatlı ihtiyar beni mutlu ediyordu ve onu çok seviyordum.

"Güzel kızım" dedi ağlıyordu içimden bir şeylerin kırıldığını hissetsem de bozuntuya vermeden konuştum.

"İyi misin sultanım?" Demeye kalmadan telefonumun şarjı bitmişti.

Derin bir nefes alıp telefonu şarja taktım. Eşarbımı takıp seccademi serip sabah namazına durdum huşu içinde kıldığım namazımı tesbihat ve duayla sonlandırıp ayakkabılarımı giydim.

Telefonum yeterince şarj alınca odadan çıkıp aşağı indim hava yeni yeni aydınlanıyordu. Kapıya yönelip askılıktan montumu alıp üzerime geçirdim.

Kapıyı açmamla önümde gördüğüm 4 koca bedenle olduğum yere çakılı kaldım onlar da şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. Yutkunup kenara çekildim.

Gözlerimi yere dikip içeri girmelerini bekledim. Dördü de şaşkınlıkla bana baksa da ben onlara bakmıyordum abi tayfası olmalıydılar.

Onlar içeri girdiklerinde beklemeden dışarı çıktım arka bahçeye gidip yere oturdum telefonu açıp *sultanım* yazısına basıp açmasını bekledim.

"Sultanım kusura bakma şarjım bitmiş" dedim üzgünce karşıdan ses gelmeyince biraz bekledim sonra konuştu.

"Yavrum seni özlüyorum" dedi birden gözlerim dolduğunda derin bir nefes aldım.

"Bende seni özledim hemde çok burda çok yalnızım sultanım" dedim kısık çıkan sesimle.

"Ben İstanbul'a geleceğim yavrum benim sıpalar gelmiş biliyor musun geliyim bir seni de görmeye gelirim hem benim torunlarla da tanışırsın olmaz mı gerçi benimkiler hepsi erkek bir kız torunum vardı o da değilmiş" dedi sıkkın bir sesle. Güldüm.

"Aşk olsun ben senin torunun değil miyim?" Dedim eğlenir bir sesle bana o kadar iyi geliyordu ki bazen çocuk gibi davranıyordu ve bunu sadece benim için yapması da ayrı güzeldi.

"Tabi kız sen sadece benim torunum değilsin kızımsın da bunu unutma" dedi şefkatle hiç nineler gibi konuşmazdı kafa dengi bir karıydı kendisi.

ᴇʙʀᴀʀHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin