|28| Gelecek Problemi

11.7K 1.1K 304
                                        


Selamlarr

Son iki bölümümüz kaldı. Ve ben hâlâ finali yazmayı bitiremedim. Ama beklentileri karşılayacağımı düşündüğüm bir final olacağına eminim.

Hmm, bunun dışında tamamen yeni bir kurgu yayınlamaya başlayacağım ve bu kurgu benim hassas noktam. Yazarken, konuyu oluştururken her şeyimi verdiğim en değerli kurgum olabilir.

Yaklaşık iki buçuk-üç yıldır buradayım ve burada olduğum süre boyunca aklımda dolanıp duran, finalini çoktan kendi kafamda verdiğim kurgumu yayınlayacağım için o kadar heyecanlıyım ki. Ve bu kurguyu, kafamdaki ilk konusuyla yazmıştım. Fakat kişilerin hayatını fazlasıyla değiştirerek ciddi bir şekilde yeniden yazmaya başladım. Yine de ana konu ve olay örgüsü aynı.

Neyse, çok fazla üzerimde durmamın sebebini heyecanıma verin.

İyi okumalar <3

•••

Hollanda'dan dönmenin üzerinden geçen bir ay sonrası.

"Yeontan, oraya gitme bebeğim."

Sahilde denize doğru koşan küçük bedene doğru seslendiğim an yanıma koşmaya başladı. Ayaklarımın etrafında zıplaya zıplaya koşarken kıkırdayıp parkın çimenliklerine doğru ilerlemeye devam ettim. Ben çimenlerin üstüne oturup sırtımı ağaca yaslarken o koklaşarak tanıştığı köpeklerle koşturmaya başladı.

Üç haftadır düzenli olarak yapıyorduk bu aktiviteyi. Parkın girişine kadar kucağımda taşıyordum onu. Parka girer girmez yere bırakıyor, o arkadaşlarıyla çimenlerde koştururken ben ağaca yaslanıp onu izliyordum. Bazen Taehyung'da yanımızda oluyordu. Cuma günleri o çıkarıyordu hep Yeontan'ı dışarıya çünkü benim derslerim oluyordu. Onun dışında Taehyung'un dersleri çok yoğun olduğu için Yeontan ile ilgilenmek bana düşüyordu.

Düzenli rutinlerimiz vardı. Sabah uyanıyor, eğer aynı evdeysek erken uyanıp uzun uzun sohbet ederek kahvaltı ediyorduk. Eğer aynı evde değilsek birbirimizi arıyor, uyanıp uyanmadığımızı kontrol ettikten sonra fakültenin yolunu tutuyorduk. Hafta sonları her zaman olduğu gibi ya beraber evde vakit geçiriyor, ya da Sunghoon, Jake veya arkadaşlarımızla vakit geçiriyorduk.

Birbirimizden asla sıkılmıyorduk. Şimdiye kadar hiçbir zaman Taehyung'un gözlerinde sıkkınlık, bıkkınlık veya öfke görmemiştim. Onun bana olan tavırları, sözleri, bakışları... her ne olursa olsun, konu bensem her şeyiyle yumuşacık bir adam oluyordu. Ve bu yumuşacık adam beni deli ediyordu.

Nasıl aşık olmuştum ona böyle?

Taehyung hayatıma gelmiş en güzel ikinci şeydi. Birincisi tabii ki kardeşimdi. İkincisi ise tereddütsüz Taehyung'umdu. Onlar yanımda olduğu sürece üstesinden gelemeyeceğim hiçbir şey yoktu. Sunghoon'a olan bağlılığımla, Taehyung'a olan aşkımla yapamayacağım hiçbir şey yoktu. Onların olmadığı tek bir günümü bile düşünemez olmuştum.

Onlar yoksa, ben bir hiçtim.

Çalan telefonumu cebimden çıkarıp sevgilimden gelen aramayı yanıtlarken yüzümde silemediğim bir gülümseme vardı. Taehyung, neredeyse her akşam buraya geldiğimizi bilmesine rağmen dersten çıkar çıkmaz beni arıyor ve nerede olduğumu soruyordu.

"Neredesiniz?"

"Parktayız Taehyung." Diye yanıtladım onu. Beni onaylayıp aramayı sonlandırdı ve ben onu beklemeye başladım. Burada geçirdiğimiz zamanı seviyordum. O ya arkama geçip ona yaslanmamı sağlıyor, ya da yanıma oturup beni kolu altına alıyordu. Temas kurmadığımız tek bir saniye bile yoktu.

RL | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin