Bölüm 37: Gizli İşler

8K 444 30
                                    

Alastor Hila'nın sessizliğinden dolayı çok uyumuş uyandığında ne ateş yanıyor ne de Hila ortalardayken battaniyeyi bir hışımla üzerinden atarak ayağa kalktı. Yatak toplu Alastor'ın boğazına bir yumru otururken apar topar üzerine bir şey alıp botlarını ayağına geçirdikten sonra hızlıca mağaradan çıktı.

Etraf hafif alacakaranlık Alastor Hila'nın vaktini değerlendirdiği yerleri düşünürken birkaç dakika zaman harcamış ve ardından mağaranın kenarından tırmanarak yukarılara çıkmaya başladı.

Alastor az bir mesafe tırmanmış ardından düz yola adımını atarken mağaradan o kadar hızlı çıkmıştı ki kılıcını almadığı daha yeni aklına gelmişti. Alastor arka cebinde her zaman tuttuğu çakının varlığıyla bir nebze rahat bir köşeyi dönerek Hila'yı bahçesiyle uğraşıyor olarak gördüğünde boğazındaki yumru yok olmuş Alastor rahat bir nefes aldı.

Alastor onun kendi ektiği sebzelerle uğraşmasını, altın buklelerinin hafif rüzgarda uçuşmasını izlemiş bu ona ayrı bir huzur verirken dün gece dediği şeyle onu çok kırdığını biliyordu. Uzunca süredir beraber olmalarına rağmen onu ilk defa kırıyordu. Gönlünü nasıl alacağını bilmeden başını ağaçlardan birinin gövdesine yaslayarak onu izlemeye başladı.

Alastor onu izlediğini Hila'nın anladığını biliyor, bunu anlayacak kadar onu tanıyordu. Derin bir nefes alarak cesaretle yanına ilerlerken Hila sonunda başını kaldırarak ona baktı ve ardından tek kelime etmeden sebzelerine geri döndü. Alastor da onun yanına çöktü.

"Neden beni uyandırmadın?"

"Zorunda mıyım?" dedi Hila onun yüzüne bakmadan.

"Beni uyandırmanı seviyorum," dedi Alastor konuşmanın devam etmesini sağlamaya çalışarak.

Hila elindeki minik çapayı bırakmış ellerini birbirine vurarak elindeki toz toprağı yok ederken "Olabilir," dedi ve ayağa kalkarak diğer tarafa doğru ilerlemeye başladı. Alastor onun peşinden giderek kolundan tutmuş yavaşça kendine çevirdi.

"Artık bu şekilde mi olacağız?"

Hila yavaşça kolunu ondan kurtarmış "Evet," dedi net bir ses ve bakışla. "Beni kurtarman için kimse seni zorlamadı. Sen gönüllü oldun, sen başvurdun. Şimdi gelip bunu bana yükleyemezsin. Bin yıllar oldu. Belki de o adamın fahişesi olmaktan memnun olacaktım."

"Böyle konuşma Hila."

"Neden?" diye sordu Hila gözleri sinirle parıldayarak. "Sen konuşurken bir şey olmuyordu. Ben dile getirince mi kabahatli oldum. Şimdi, beni yalnız bırak Alastor."

Alastor ne yapacağını bilmiyor kıvrım kıvrım kıvranıyorken derin bir nefes alarak ilerledi ve Hila'nın önüne geçerek onu durdurdu.

"Bak özür dilerim tamam mı? Beni biliyorsun, onca yıldır tanıdın Hila. Bu zamana kadar seni kıracak hiçbir şey yapmadım."

Hila maviliği şuan çok solgun görünen gözlerinin dolmasını engellemeye çalışarak "Çünkü kıracak hiçbir şey olmadı," diye bağırdı onun yüzüne. "Çünkü burada mahsur kaldık. Çünkü sadece ikimiz varız. Tabi ki de kırmayacaktın. Kavga etsek ve kırsak bile birbirimize sırtımızı dönemezdik. Bizde bunları yapmadık, istemedik zaten ama sen onca yıldan sonra eline geçen ilk fırsatta bana bıçağı sapladın. Beni en hassas olduğum yerden vurdun Alastor. Bunu hazmedemem, en azından şimdilik."

Alastor üzgün çok çok üzgün ama Hila onun üzgünlüğünü görmek istemiyorken "Bilerek olan bir şey değildi," dedi Alastor son bir umutla. "Fark etmeden ağzımdan çıktı. Düşünmeden konuştum. İlk defa gerçek anlamda tartışıyoruz Hila ve bu normal. Lütfen, aptallığımı bağışla."

Galaxy of Torn : ALFAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin