• 2.5 •

66.5K 5.4K 3.2K
                                    

•••

(Yayımlanma Tarihi; 05

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Yayımlanma Tarihi; 05.02.2023)
•••

🔗 Ben geldim!
Bir değişiklik yaptığımı belirterek bölüme başlamak istiyorum. Bölümlere şu ana kadar hiç sınır koymadım ancak işim gereği bölümleri yetiştirmekte zorlanmaya başlıyorum. Bu yüzden bu bölüm itibari ile geçmiş okunma sayılarına bakarak bölüme sınır koymaya başlayacağız. Bunun sizin için zor olmadığını biliyorum, destekleriniz için hepinize çok teşekkür ederim. 🌸

📌 İlk olarak 2K oy  🌟 / 1K Yorum 💭 ile başlayalım.

|Vera Kurt|

Çaresizlik. Hissettiğim ve vücudumu saran yegane his. Görüşümü bulanıklaştıran, nefes alış verişlerimi sıklaştıran, boğazıma yapışan güçlü bir el. Kilitlenen bedenim, gergin dudaklarım ve ensemden saplanan bir ağrı. Midemde baş gösteren bir sıkışma ve titreme eşliğinde kulağımdan kayan telefon. Korktuğum bütün ihtimallerin başıma gelmiş olması durumunu sindirebilmek için aldığım derin ve art arda nefesler. Diz kapaklarımın yeri çekerek beni düşürdüğü parkelerin üzerinden ayaklanmak ve kendime gelebilmek adına zihnimdeki beni telkin etme çabam. Israrla kulaklarımda çınlayan Ömer abinin sesi... "Endişelenmeni istemiyorum ama bilmen gerekiyor... Abim vuruldu."

Bilinciniz yerindeyken hiç bilinçsizce davrandınız mı? Yapmanız gereken şeye pür dikkat odaklanarak her şeyi görmezden geldiniz mi? Peki siz, hiç birine canınız pahasına bağlandınız mı? Ben bunların hepsini yaptım.

Önce kontrolsüz hareketlerle yerimden doğruldum, ardından da elimden düşen telefonu yerden alarak üzerime bir şey bile almadan evden ayrıldım. Merdivenleri nasıl indiğimi ya da kapıya nasıl vardığımı hatırlamıyordum. Tek bildiğim ona gitmek, onu görmekti. İyi miydi? Yarası çok ağır mıydı? Hâlâ nefes alıyor muydu? Beni yalnız bıracak mıydı?

Kapıda sivil olarak bekleyen askerlerden birinin koluna yapıştığım sırada irkilerek geri çekilmesini fırsat bilerek kapıya yöneldim. Beni durduran şey ise bir diğerinin önüme geçmesi oldu. "Benim hastaneye gitmem gerekiyor. Beni merkezdeki hastaneye götürür müsünüz?" Bakışları, karşısında kendisini izleyen arkadaşına kaydığında başı ile küçük bir hareket yaptı. Anlamadım ancak onlar birbirini anlamış olmalı ki beni, "Maalesef. Bize byle bir emir gelmedi." diyerek geçiştirdiler. "Lütfen evinize dönün."

İnatla başımı iki yana sallayarak, "Gitmem gerekiyor." diye hıçkırdım. Dudaklarımın arasından binbir duygu ile firar eden bu kelimelerin onlarda hiçbir tesiri olmadı. Yine de şansımı sonuna kadar deneyecek, gidebildiğim yere kadar gidecektim. "Lütfen. Eşim şu anda hastanede. Haberiniz yoksa bile birazdan olur, onun yanına gitmeliyim."

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin