|29| Unutulmayan Pantolon Ve TK

14.6K 1K 327
                                        

Selamlar

Doğum gününe özel yb. Yb atmak için bahane arıyordum, bunu buldum.

Evet, hâlâ final bölümünü yazamadım ve yeni yayınlayacağım kurgumun yedinci bölümünü de hâlâ bitirmedim. İkisini aynı anda bitirmem lazım, yoksa her şey geç gelecek :(

Ve evet, bu bölüm cinsellik içerir.

İyi okumalar <3

•••

Merdivenlerinden çıktığım apartman bir yıldır kendi evim gibi olan daireye ev sahipliği yapıyordu. Taehyung'un evi, benim de evimdi. Bu evin iki anahtarı vardı ve birisi sevgilimin cebinde, diğeri benim çantamdaydı her daim. Birbirimize olan güvenin belirli bir sınırı yoktu. Kendimden daha çok güveniyordum ona ve bunun karşılıklı olması beni deli ediyordu.

Kim Taehyung her haliyle beni deli ediyordu.

Gülerken, bir şeyler anlatırken, sinirliyken, stresliyken, uykuluyken, kollarımın arasındayken, tartışmamızdan sonra benim oturduğum koltuğun en uzağındaki yerde kolları göğüsünde bağlı bir şekilde otururken, Yeontan'ı benden habersiz gecenin köründe dışarı çıkarırken, sahilde kafayı bulurken, dersin ortasında bakışlarıyla beni deşerken, bacaklarımın arasındayken...

Her haliyle, şüphesiz her haliyle beni deli ediyordu.

Eh, ben de aynı şekilde onu deli ediyordum. Hatta öyle bir deli ediyordum ki, Taehyung sinirden olduğu yerde duramıyordu. Ben suçlu bir çocuk gibi olduğum yerde oturmayı tercih ediyordum. O da sinirle salonu turluyordu. Başkalarıyla olan kavgalarımdan, yerimi bilmeyen davranışlarımdan-bu kötü kişilik özelliğimi kabul ediyordum- az buçuk saygısız olmamdan şikayetçiydi. Sinirleniyordu bana. Sinirleniyor, benden en uzak yere kurulup kolları bağlı bir şekilde televizyona dikiyordu bakışlarını. Eh, bana da gönlünü almak kalıyordu. Ben de bunu seve seve yerine getiriyordum, çünkü Taehyung beş dakikaya kalmadan beni kabul ediyordu zaten.

Tartışmalarımız beş dakika, birbirimizi affetmemiz ise en çok yarım saat sürüyordu. Doğru düzgün tartışamıyorduk ama birbirimizi affetmemiz biraz uzun sürüyordu. Affetmek demeyelim de, aramızdaki soğukluk diyelim ona. İkimizde birbirimizi affetmemize gerek kalacak hatalar yapmıyorduk çünkü. Birbirimize karşı bir hatamız olmuyordu.

Ve ben bugün yine onu sinir etmiştim. Aslında tam olarak sinir mi etmiştim bilmiyordum.

Yeni tanıştığım arkadaşlarla - onlara pek ısınmamıştım - bara gitmeyi kabul etmiştim. Bunu kabul etmemin tek sebebi Heeseung ve Lalisa'ydı. Açıkçası gerçekten gitmek istemiyordum. Taehyung'da bunu biliyordu. Gitmek istemememe rağmen arkadaşlarımı kıramayıp istemediğim bir şeyi yapmama kızmıştı. Hayır, beni kıskandığı birileri olduğu için değil, onsuz bara gideceğim için değil istemediğim bir şeyi yapacağım için kızmıştı.

Tamam, bu da vardı ama belki bir miktar beni kıskanıyor da olabilirdi. Yine de istemediğim şeyleri yapmamı sevmiyor, başıma gelebilecek en ufak tehlike için endişeleniyordu.

Böyleydik işte. Birbirimize sonsuz güvenimiz vardı. Evet, birbirimizi delicesine kıskanıyorduk. Ama bunun sınırını da biliyorduk. İkimizin de kişisel sınırları vardı ve birbirimizi kısıtlamamız söz konusu değildi. Ki birbirimizi kıskanıp birbirimizi kısıtlıyor olsaydık, bunun en büyük sebebi birbirimize güvenmememiz olurdu.

Tabii, ufak kıskançlıklarımızda aramıza beş dakikalık bir soğukluk giriyordu ama bu çok önemli bir şey değildi.

Eh, ben de onun hem gönlünü almak, hem de onu özlediğim için gecenin on ikisinde ayrıldığım bardan çıktığım gibi evinin yolunu tutmuştum. Yedi yirmi dört açık bir marketten aldığım şarap şişesiyle kapısının önündeydim. Daha geç gelebilirdim buraya. Arkadaşlarım hâlâ bardaydı ve benim de kalmamı istemişlerdi. Ama ben Taehyung'u gerçekten özlemiştim ve onun sevgisine ihtiyacım vardı. Bu yüzden erkenden kendimi buraya atmıştım.

RL | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin