"Rüzgar bak Selimi evime aldım doğru ama ben onu öpmedim.
O beni zorla öptü. Karşı koymaya çalıştım ama bu seferde beni köşeye sıkıştırdı. Ama ben O'na karşılık vermedim."

Yüzüme inanmayan gözlerle bakıyordu.

"Kötü bir yalancısın. Daha iyi rol yapmayı öğrenmelisin.
Ahh aptal kafam sen zaten çok iyi rol yapabiliyorsun. Aylardır beni seviyormuş gibi yapamadın mı zaten?"
"Hayır, hayır Rüzgar ben rol yapmadım, yapmıyorum ben seni gerçek seviyorum. Çok seviyorum hemde."

"Sus. Artık yalan söyleme. Madem o it seni zorla öptü, madem karşı koyamadın başından onu niye evine aldın Yazgı?"
Sesi oldukça gür çıkmıştı.

"Almayacaktım aslında ama bana annemin ölümüyle ilgili birşeyler bildiğini söyledi. Bende merak ettim, öğrenmek için eve almıştım ama o pislik annemin adını kullanarak evime girmiş sadece."
Başımı öne eğdim. Bu kısımda haksızdız, o pisliği evime almamalıydım. Ne olursa olsun bu benim hatam.

"Hala yalan söylüyorsun. Annenin ismi kullan o adi herif değil Yazgı. Sen yaptığın halt ortaya çıkınca kendine kılıf uyduruyorsun birde o yere göğe sığdıramadığın annenin ismiyle yapıyorsun bunu."

Hızla O'na baktım.
Rüzgarın sözleri kalbimi delip geçiyordu. Hiç acımadan aklına gelini sayıyordu. Sonunu düşünmeden söylediği bu sözler sevdiğine büyük yaralar açıyor ama o farkında değil.

"Ben yalan söylemem Rüzgar. Sen birde bunu annemi kullanarak yaptığımı söylüyorsun. Yapma pişman olacağın şeyler söyleme."

Rüzgar ayağa kalkınca bende kalktım. Gözlerinde alev çıkıyordu sanki.

"Ne pişman olması lan. Sen beni ne sanıyorsun bana ihanet ettiğini göz ardı edip senin yanında mı duracağım. Seni tanıdığım güne lanet olsun Yazgı."

"Ben sana ihanet etmedim. Yeter yaa yeter, o pislik evime geldi lanet olsun aldım içeriye ama yemin ederim ben onu öpmedim. Ben sana ihanet etmedim Rüzgar."

"Ben senin onu niye evine aldığını biliyorum. Sanki anlık gelişmiş gibi anlatma. Planlıydı bu, sen o iti önceden çağırmıştın evine."

"Ne, ne planı? Bak ben birşey planlamadım Rüzgar. Selimin geleceğinden haberim yoktu."

Rüzgar etrafa bakınmaya başladı. Birşey arıyor gibiydi. Uzanıp yerdeki telonunu aldı, birşeylere basıp telefonu bana uzattı. Alıp baktım.

"Bu ne lan o zaman. Sevgilin bana mesaj atıyor, senin ona attığın mesajı dönüp bana atıyor. Senin evine gelip sizi öyle görmem tesedüf değildi Yazgı. Tıpkı senin O iti evine çağırdığın gibi."

İyi de ben böyle bir mesaj atmadım ki.

"Bunu ben atmadım Rüzgar. Belli ki yalan söylemiş işte seni benim evimin önüne getirmek için. Sırf bizi öyle gör diye evime girdi. Benim zaafımı, annemi kullanarak evime girdi. Sonra beni öptü sende gördün yanlış anladın. Bunun oyun olduğu çok belli Rüzgar."

"Telefonunu ver. Madem oyun sen böyle bir mesaj atmadın görelim o zaman."

Hızla telefonumu Rüzgara uzattım. Alıp mesajlara girdi kafasını kaldırıp bana baktı.

"Bari bir halt yiyorsun mesajı silmeyi unutma. Hani atmamıştın yalancı pislik."

Rüzgarın elinden telefonu alıp baktım. Lanet olsun kim yaptı bunu. Ben bu mesajı atmadım eminim atmadım.

"Bunu ben atmadım Rüzgar. Yemin ederim ben atmadım. Hem dediğin gibi eğer böyle birşey yapmış olsam mesajı silmezmiydim hiç. O kadar aptal olmadığımı çok iyi biliyorsun. Ben sana ihanet etmedim, etmem de."

BENİM YAZGI'M Where stories live. Discover now