50- Köprüden Önceki Son Çıkış

30.1K 2.6K 1.3K
                                    

Keyifli Okumalar...

Bir serçe kanat çırpıyordu içimde, herkes buradaydı. Ben o çirkin hastane kokusunun tesiri altında, vücuduma verilmiş narkoz yüzünden bayık gözlerimle onları izliyordum.

Az sonra ameliyata girecektim. Korkmuyordum artık, dinginleşmiştim. Oturur bir pozisyonda yatıyordum hasta yatağında, göğsümde anlayamadığım bir çok kablo vardı.

Cam pencerenin önündeydiler, gülümsedim onlara.

Doktor, bir şeylere bakıp bana odaklandı tekrar. "Yirmi dakikaya tamamen uyuşmaya başlayacaksın Ekin, daha sonra ameliyata alacağız seni" dediğinde kafamı salladım yavaşça. "Şimdi arkadaşlarını çağıracağım içeri" dediğinde tekrar kafamı salladım.

Erez bana gülümsedi ama açılan kapıdan içeri görmeyi en son beklediğim kişi girdi. Babam.

Yıllardır hasret kaldığım bedeni çökmüştü. Beni gördüğünde yüzü acıyla sarsıldı, Doktor odadan ayrıldığında kısık gözlerimle babamın çehresini izledim.

"Oğlum" dediğinde, titrek bir nefes aldım. "Canımın içi" yavaşça yatağımın yanağına oturdu, bir elini çökmüş yanağıma bastırdı.

Zayıflamıştı, çökmüştü, hastaydı sanki.

"Baba" dedim, sesin titriyordu. Ne bir kızgınlık kaldı o an içimde ne bir kin ne de bir nefret...

Şiddetle ağlamaya başladığında tepkisiz bir şekilde izledim onu. Annemin ölümünden sonra beni her şeyden sakınmak istemişti, ama beni öyle çok boğuyordu ki aramızdaki o pamuk ipliğine bağlı ip kopuvermşti.

Allah en çok neden korkarsan onu başına veriyordu işte. Neyi en çok seversen, seni onunla sınamaktan geri durmuyordu.

"Her şey için özür dilerim Ekin" dedi, yanaklarımı okşuyordu. "Yanlışlar yaptım, ama tek istediğim senin iyiliğindi, yemin ederim"

"Sorun değil baba" dedim kelimelerimi zar zor toparlayarak. "Ben seni affettim"

"Oğlum, ben seni hep çok seveim" dedi, öyle büyük bir hararetle konuştu ki, yutkunma ihtiyacı ile dolup taştım. "Bu hayattaki her şeyden daha çok, belli edemedim şimdiye kadar ama bunu bil, olur mu?"

Benimle vedalaşır gibi konuşan tek kişi, babam oldu.

"Eksik olma baba" dedim gülümsemeye çalışarak. "Hakkını helal et"

"Oğlum ne hakkın var ki bende senin? Sen bana helal et"

"Helal olsun baba" dedim düşünmeden. "Kendine iyi bak"

Ağlaması daha da çok arttı, onu en son yıllar önce bu denli ağlarken görmüştüm. Titrek bir nefes aldım, gözlerimi ondan çektiğimde cam pencereden beni izleyen Erez ile göz göze geldim.

Erez... öyle çok sıfat ve tamlamalar ile doldurabilirdim ki onun ismini, bir sonu olamazdı.

"Baba, o adamı görüyor musun?" diye mırıldandım, gözlerimi ela gözlerinden çekmeden. Babam baktığım kişiye baktı. "O adam benim sevgilim"

Babam'ın gözleri yavaşça bana döndü. Gülümsedi sadece. "O halde iki oğlum var" dedi titreyen sesiyle. "Menderes Yakuz'un tüm mal varlığı sizindir bundan sonra"

"Benim hakkımı onlara ver olur mu? Ne kadar payım varsa hepsini onlara pay et" diye mırıldandım, gözlerimi ela gözlerinden ayırmadım.

Babam beni onaylayıp alnımı öptüğünde gözlerimi kapattım. "Hoşçakal oğlum" diye mırıldandı ve odadan çıktı.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin