Bölüm/29

88.4K 4.2K 824
                                    

Merhabalaar. Sonunda bölüm gelmiş bulunuyor. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Yavaş yavaş final için hazırlık yapıyorum diyebiliriz. Henüz yakın değil fakat hikayenin daha sonraki rotası ona göre değişecek. Ne düşünürsünüz merak içerisindeyim. Lütfen bölüm sonunda yorum ve oylarınızı ekik etmeyin. Ne düşündüğünüzle oldukça fazla ilgileniyorum. :3

Multimedia @Iremkosem'den çokça güzelli Atlas'lı Dünya'lı bir şey.Ellerine sağlık olsun!

İyi okumalar dilerim!

Hala deniyorum.

Sarsıntılar, ani ölümler, sırtınızdan aldığınız darbeler, depresyonlar, hayatın kabullenemez gerçekleri ve isyan edip de düzeltmediğiniz her şey adına konuşmam gerekirse, başımıza gelen tüm bu felaketler için dünya asla durmadı. Kendinizi bir odaya kilitleyip saatler sonra kapınızı birinin çalacağını ve tüm bunların geçtiğini söyleyeceğini düşünerek uykularınıza daldınız. Ardından, bir kabusa günaydın dediniz. Akıttığımız tüm bu göz yaşları hiçbir şeye çare olmaya yetmedi.

Bence yetmeliydi. İçimiz çıkana dek ağladıktan sonra etrafa baktığımızda, bunun bir şeylere çare olası gerekirdi. Tüm bu çektiğimiz acıların en azından bir şeye çare olmasını gerekiyordu bana kalırsa.

Olmuyordu.

Dünya, bencil bir gezegendi. Sahip olduğu piyonların acı çekmesine bayılır ve onlara inat döner dururdu. En olmadık zamanlarda, en olmak şekillere girerdi. İnsanların canını acıtır fakat kendisi acı çektiği zaman her tarafı birbirine katardı.

Bilmemiz gerekiyor ki, üzerinde yaşadığımız bu şey, güvenilmez ve bencildi.

Çünkü, eğer şu an yaşadıklarıma kulak verseydi; tam zamanında duraksaması gerektiğini ve bizim dışımızdaki kimsenin konuşma izni olmayacağını herkese duyurması gerekirdi.

Eğer dünya bencil ve adaletsiz olmasaydı, Atlas'ın söylediği bu şeylerin dudakları arasından bir daha böyle güzel süzülmeyeceğini bilir ve bana bunun tadını çıkartmam için zaman verirdi. Benim için zamanı dondururdu dünya. Ardından ben, karşımdaki bu adamı tüm güzelliğini içer ve kelimelerinin beni öldürmesine izin vererek burada giderdim. Çünkü tüm bunlar, bir ömür boyu onun için çektiğim tüm acıları silip süpürecek kadar kuvvetli cümlelerdi.

Beni duvarla kendi arasına sıkıştırmış, gözlerini benden sakınmamıştı. Üstelik bu sefer ona doya doya bakabilirdim. İstediğim kadar. Nefesi yüzümü sahiplenmişti. Üstelik bu sefer, bu nefesi içime istediğim kadar çekebilirdim. Bu nefes bu sefer benimdi. Belki sadece bir dakikalığına benimdi ama şimdi benimdi. Açelya'nın değildi. O, orada yatarken Atlas benim yanımdaydı.

Tüm çirkinlikleri görmezden geldiğimiz zaman, hayat ne kadar da güzeldi, değil mi? Pürüzsüz cümleler dolu satırlara sahiptiniz. Gün ışığının eksik olmadığı anılarınız vardı. Ama çirkinlikti işte. Her yerden çıkmak zorundaydı. Kör olmak, bu dünyada asla mümkün değildi.

"Bir şey söylemeyecek misin?"

Fısıltıyla çıkan sesine karşılık, kalp atışlarım biraz daha hızlandı. İyi ki fantastik bir kitabın içinde değildik diye düşündüm. Öyle olsaydı eğer, Atlas benim kalp atışlarımı hissedebilir ve söylediği tek bir cümleyle beni ne hale soktuğuyla dalga geçebilirdi. Yani şey, kitaplarda böyle oluyordu.

Pekala, artık saçmalamayı kesebilirsin, bu kadarı yeterli, Dünya.

"H-hayır," diye fısıldadım acizce. Başımı söylediğimi desteklemek amaçlı hızla iki yana salladım ve o an tam bir aptal gibi gözüktüm. Bakışlarımı ondan başka bir tarafa çevirmeye çalışarak seslice soludum. "İçeri geçelim mi?"

OKYANUS KADAR MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin