C. D. V. 39

5K 368 201
                                    

Mavi Gri - Altüst Olmuşum

Çağan sarı saçlarını karıştırırken bende siyah saçlarımı alttan hafifçe toplamaya koyulmuştum.

"Yalkın'la gideceksin yani. Yalkın kim ya. Gerçekten merak ediyorum. Kaç gündür tanıyorsun?"

Açık mavi gözlerimi Çağan'a diktim.

"Arkadaşım ve kaç gündür tanımam önemli mi? İstediğim kişiyle istediğim yere giderim."

Çağan yeşil gözlerini devirip arkasını dönüp hızlıca gitmeye başladı.

Saçımı zorlukla tutan toka düştüğünde almak için arkamı döndüğümde Ata tokayı alıp bana verdi.

"Yine mi kavga ediyorsunuz?"

"Her zamanki hallerimiz işte boşver bizi. Sen niye son zamanlarda bu kadar durgunsun?"

Ata yeri izlerken kesinlikle bir derdi olduğuna karar vermiştim.

"Ne oldu anlatsana Ata."

Ata ellerini ceplerine koyduktan sonra yürümeye başladı. Bende ona eşlik etmeye.

"Annemle babam boşanıyor." bir anda durduğumda Ata'nın da suratı daha çok buruştu.

"Neden anlatmadın?" aslında o anlatmadığı için değil de bunca zaman mutlu numarası yaparken biz anlamadığımız için canım sıkılmıştı.

"O kadar kolay değil. Bir de duygularını anlatamayan biriysen."

Kendime bir tane çarpasım gelmişti. Cidden önce bunu mu demem gerekiyordu?

"Ben.. Çok üzüldüm yani ne denir bilmiyorum."

"Bir şey demene gerek yok boşanıyorlar işte. Keşke ben doğduğumda yapsalardı bunu hiç anlaşamadılar zaten. Alışkınım."

Ata'nın koluna hafifçe vurdum.

"Sus be. Neye alışkınsın? Mutlu numarası yapmaya mı?"

Ata acının tatlı tebessümü dercesine gülümsedi.

"Bu konuşmayı unut. Ben hep havalı umursamayan Ata olacağım herkesin gözünde ben böyle havalıyım canım."

Gülüşerek sınıfa girdiğimizde Rüzgar sıraya kafasını koymuş yatıyordu. Onun yanına gittiğimizde Ata'nın ensesine yapıştırmasıyla kalktı.

"Çok mutsuzum." Hangimiz mutluyduk şu okulda cidden mutlu bir insan yoktu.

"Yine ne oldu?"

"Gökçen'i şu sınıftan götürün. Tam unuttum diyorum bir gülüyor tekrar şey oluyorum. Yeter anasını satayım."

Hepimiz gerizekalıydık.

"Lan Yiğit ile Ece fotoğraf atmış ben bu kızı yolarım bak." Eylül telefonu elinde bağırarak içeri girdiğinde kafamı duvara vuracaktım.

Demir tek eli cebinde gri eşofman salaş bir tişört giymiş üstüne de zincir bir kolye takmıştı. Demir'e bu tarzı yakıştırıyordum.

"Melek'le ayrıldık."

Bugün ne oluyordu şaka falan mıydı?

Gökçen de içeri bir hışımla daldığında arkasından nöbetçi sınıfa girdi.

"Gökçen Işık kimse müdür çağırıyor."

Gökçen derin bir nefes alıp içtiği suyu sıraya bıraktı.

"Geliyorum." Bütün gözler Gökçen'e dönerken onun ne yapmış olabileceğiyle ilgili bir fikrim yoktu. Muhtemelen annesi falan gelmiştir diye düşünüyordum.

Canlı Ders Vakası | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin