:Yasaklar ve arzular, sen ve ben
Aşk en olmayacak anlarda, en olmayacak kişilerde vururdu insanı. Çok güçlü ve sinsi bir yılan gibiydi. Asla beklenmeyen bir anda sinsice insanın kalbine sokulur, orada zehrini yaydıktan sonra zihne sızar ve yavaş yavaş tüm bedene yayılıp insanı ağırdan alarak yok ederdi.
Aşkın en önemli özelliği imkansız olmaktı.
Bu özellik insanların genel özelliği olan imkansıza tutuklu kalmaya, kavuşamayacağı bedenler için yanıp tutuşmaya karışınca asla kavuşamayan ruhlar var ederdi.
Ben de aşkın var ettiği bir başka ruhtum.
Belki de en olmayacak kişiye, Kral Jeon'un eşi Jeon Jeongguk'a tutulmuştum.
Evet, dünyanın en büyük aptalıydım. Bu aşka ne zaman düştüğümü ben de bilmiyordum. Fakat bu saraya adımımı attığımdan beri tek bildiğim Jeongguk'un aşkı ile tutuştuğumdu. Onun zarif bedeninin her bir kıvrımına, dolgun küçük dudaklarının her zerresine, aldığı her soluğa, büyük dişlerini göstererek güldüğü her ana aşıktım ben.
Cinsiyetsizdim. Öyle ahım şahım bir vücuda sahip değildim. Sadece benim gibi cinsiyetsizlere göre uzundum. Bir süre tarlalarda çalışmış olmamın etkisi ile gelişip güçlenmiş bir vücudum ve güneşten yanmış kavruk bir tenim vardı. Bir alfa kadar yapılıydım evet ama bir alfada durduğu gibi çekici durmuyordu bende vücudum. Ellerim bu saraya geldiğim gün nasırlarla doluydu. Şimdi eskiye göre daha iyi olsa da hala dünyanın en iğrenç elleriydi.
Her bir zerrem ile kaba ve çirkindim. Onun gibi zarif bir omegaya göre değildim.
Yine de o bana merhamet etmiş, beni kalfası yapmıştı. Onu en yakından tanıyanlardan biri olma şerefine nail olmuştum bu sayede. Onu yakından tanıyordum, banyoda bile ona eşlik eden kişi olduğum için gerçekten onu çok yakından tanıyordum.
Onun çıplak, pürüzsüz ve beyaz tenini her gördüğümde iştahla onu izlerdim. O ise bundan rahatsız olmazdı. Belki de rahatsız olacak kadar önemli değildim gözünde. Fakat bu düşünce beni incitmiyordu. Tam tersine beni rahatsız olacak kadar önemsememesine minnettardım.
"Taehyung," diyen yumuşak ses ile daldığım düşüncelerden uyanmıştım. Yarı çıplak vücudu ile fazlasıyla baştan çıkarıcı bir görüntü sunuyor, yüzünü ise vücudunun tam aksi bir masumluk kaplıyordu. Büyük, mavi gözleri ile buluşturdum hiçbir cinsiyetin izini taşımayan siyah irislerimi.
"Yine daldın Taehyung, biliyorsun bu gece gitmem gerekiyor. Hazırlanmama yardım et."
Üzerinde sadece zarif bedenini kapatan fakat iç gösteren ince bir içlik vardı. İçliğin altında diri, pembe göğüs uçları kendini belli ediyordu. Bu görüntü her zaman olduğu gibi aklımın bulanmasına sebep olurken yine yeniden kendime onun Yüce Omega olduğunu hatırlatmak zorunda kalmıştım.
O kralın eşi olmaktan da öte bir varisin annesiydi. Birinin ona sadece hafif buğu ile bakması bile kafasının gövdesinden ayrılması için yeterliydi.
Odada bizden başka kimse bulunmazken onun dolabını açıp istediği tarzda kıyafetleri önüne sermeye başladım. Sonunda zümrüt yeşili bir takımda karar kıldığında üzerindeki içliğin ince askılarını omuzlarından sıyırdı. İçliğin yeri boylamasını sağladı ve her zaman olduğu gibi karşımda çığlak kaldı. Az önce içliğin üzerinden belli olan göğüs uçları şimdi tam karşımdaydı işte.
Kendime yeniden onun kim olduğunu hatırlatırken takımın zümrüt yeşili üstünü aldım. Parlak ipeklerden yapılma gecelik üstünü önce bir kolundan sonra diğer kolundan geçirip önüne geçtim. Üstten başlayarak büyük ihtimalle sabaha sağ çıkmayacak düğmeleri teker teker iliklemeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
You and Me
FanfictionKrallığın omegası Jeon Jeongguk ve onun sadık yardımcısı Kim Taehyung. Taekook | Oneshot