6

294 20 9
                                    

Savaş'tan

"Ee intikam almayacak mısın?"

Elbette alacaktım ama bunu bilmesi lazım değildi.

"Hayır."

"Bu evden gidiyorsun anlamına mı geliyor?"

"Gerçekten bu kadar çok mu istiyorsun gitmemi?"

"Evet niye birbirimizle uğraştığımızı düşünüyordun sen?"

"Neden gitmemi istiyorsun?" bu soruya cevap kaç gündür arasam da bulamıyordum.

"Çünkü..."

Cevap vermesini beklerken gözlerine bakıyordum. Gözlerinin kahvesi her zaman bu kadar güzel miydi?

"Çünküsü yok bilmiyorum. Sadece ev bana kalsın istemiştim sanırım."

"O zaman aramızda bir problem yok?"

"Yok."

Ama olacaktı çünkü ben intikamımı almamıştım.

Ertesi sabah erkenden uyanıp çiçekçiye gittim.

"Kaktüs var mıydı abi?"

"Var."

"Ben alayım ondan."

Kaktüsü alıp yüzümdeki gülümsemeyle eve doğru adımlıyordum.

Atakan eve gelmeden kaktüse nasıl oturtacağımı düşünüyordum. En son buna benzer yaptığım yapıştırıcı şakasından sonra hep oturduğu yeri kontrol ediyordu.

Eğlendiğim bir gündü. Zaten Atakan'la uğraşmak kadar zevk aldığım bir şey yoktu bu dünyada.

Hem kaktüs radyasyonu da alırdı. Zarar değil hep faydam var bu çocuğa.

En sonunda zaten yeterince kolay batacağı için yorganının içine koymaya karar verdim.

Salona geçip televizyonun karşına kuruldum.

Sürekli adını duyduğum Call Me By Your Name'i açıp izlemeye başladım.

Sonradan fark ettiğim karakterlerin gay olmasıyla hemen kapadım.

O neydi öyle?

"Bir daha konuya ve karakterlere bakmadan hiçbir şey izlemeyeceğim."

Kapının açılmasıyla her zamanki gibi kim olduğunu bilsem de "Kim o?" diye sordum.

"Biz geldik Savaş."

Biz mi?

İzlediğim şeylerden etkileniyordum sanırım yoksa Atakan'ın gözüme tatlı gelmesi imkansızdı!

"Biz derken?"

"Sevgilim geldi Savaş. Odama geçeceğiz."

"Peki." kızı gözüm hiç tutmamıştı.

Çığlık duymamla yerimde sıçradım. Gelir gelmez ne olmuş olabilir?

Sesin geldiği Atakan'ın odasına girdiğimde aklıma yorgana kaktüs koyduğum gelince dudaklarımı ısırdım.

Hasiktir.

Umarım kıza bir şey olmamıştır. Planımda o kız kesinlikle yoktu.

"Ne oldu?"

"Gerizekalı Savaş senin amına koyayım. Ne diye kaktüs koyuyorsun yatağa. Hissetmiyoruz götümüzü."

Normalde buna anırırdım ama sevgilisi vardı. Bu kızın daha önceden de bir şakama kurban gittiği aklıma gelince rahatladım. Sonunda ayrılacaklardı herhalde. Bunun için rahatlamadım, şakalarımın hedefinin artık şaşmayacak olması mutlu etmişti beni.

"Ayrılıyorum senden yeter be! Başıma gelmeyen kalmadı."

Kıza pek bir şey olmamıştı sanırım gayet rahat bir şekilde evden çıktığına göre.

Kızın kapıyı kapatmasıyla gülmeye başlamıştım ki Atakan'ın gözlerinin dolduğunu gördüm.

"Komik mi?"

İçime bir öküz oturmuştu resmen.

"O kadar acıdı mı?"

"Yok, çok iyiyim sağ ol gerçekten."

Yürüyeceği an canı acımış olmalı ki ağzından bir inleme kaçtı ve durdu.

Kendini zorladığı belliydi.

"Tam olarak nerene battı ona göre alacağım seni."

"İstemez siktir git yanımdan. Korkma birkaç güne defolacağım buradan. Bugün ev bakmaya başlarım. Ne mutlu sana."

"Hayır hiçbir yere gitmiyorsun." dedikten sonra kucağıma aldım.

Taksi durağını arayıp taksi çağırdım.

Beklerken hâlâ homurdanıyordu.

"İçim şişti sus az hastasın sen."

"Götüm acıyor abi böyle şaka mı olur?"

"Yaptık işte bir eşeklik. Özür dilerim. Popişine şimdi çok iyi bakacağım. Emin ellerde olacak."

"Bakmana gerek kalmayacak gideceğim."

"Hayır gitmeyeceksin. Benim evde olmamı istemiyorsan sen iyileşince giderim." bunları söylerken sesim azalmıştı sonlara doğru. Gitmek istemiyordum. Onunla kalmak istiyordum.

"Ne?"

"Siktir."

Ben bunları söylemiş olamazdım.

470 kelimelik upuzun bir bölüm oldu. Yani benim için uzun.

Bu bölümü okulda bir hocanın anlattığı aklıma gelince yazdım. Sınıftakiler kaktüsün radyasyonu aldığını öğrenince bir çocuğun sandalyesine kaktüs koymuşlar. İçinden iğneleri çıkmayınca da hastaneye götürmüşler falan.

Ne kadar doğru olabilir bilmiyorum, araştırmadım. Sonuç olarak bana yazacak fikir verdi mi verdi.

Bugün ilham geldi baya diğer hikayelere yazarım onları.

Uğraşma Benimle (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin