28- Veli Toplantısı

40.9K 3.2K 2.3K
                                    

Medya: Ekin

"Hocam, girebilir miyim?" sınıfın kapısının önünde bekleyen kadına dönerken samimiyetle gülümsedim.

"Gelin lütfen, Ceren hanımdı değil mi?" dediğimde yavaşça içeri giriyordu. "Evet hocam, Sude'nin annesiyim" dediğinde aralarındaki fark edilebilir benzerlikleri anında görmüştüm. Öğretmenler masasının önüne çektiğim sandalyeye oturduğunda kısaca tokalaştık.

Bugün veli toplantısı vardı ve sabahtan beri veliler ile görüşüyordum, çok yorulmuştum. Masamda duran kahvemden büyük bir yudum alıp bakışlarımı karşımda oturan genç kadına çevirdim. Sude gibi sarıya kaçan kumral saçları ve açık kahverengi gözleri vardı.

Bir süre Sude'nin derslerini konuştuk, net durumunun iyi olduğundan bahsettim.

"Hocam, lütfen kızıma yol gösterin. Babasına bıraksam üniversite okutmayacak ama ben canımı dişime takıyorum bunun için. Sude'de hep sizden bahsediyor, sizi çok seviyor" kadının gözlerindeki samimiyet ve sesindeki çaresizlik derin bir nefes almamı sağlarken karşımdaki kadını en az onun kadar büyük bir samimiyetle yanıtladım ve uğurladım.

Aradan bir iki dakika geçmeden kapının önünde bir adam ve bir kadın gözüktü. Kadın türbanlıydı, yaşlıydı. Adam ise elindeki sigarayı okulun kapısına bastırarak söndürdüğünde kaşlarımı çattım.

"Merhaba?" dediğimde ikisinin de memnuniyetsiz bakışları bana döndü. "Gelin lütfen" dediğimde yavaşça içeri girip önümdeki sandalyelere oturdular.

Adama elimi uzattığımda mahkeme duvarı gibi olan suratıyla elimi tuttu ve sertçe sıktı. "Süleyman ben, Betül'ün babasıyım" dediğinde daha çok gerildim. Ufak bir yanlışım Betül'e patlayabilirdi, aile yapısını az çok tahmin edebiliyordum.

Kadına doğru dönüp elimi uzatacağım sırada benimle göz temasını direkt kesti, derin bir nefes alıp yerime geri oturdum. Galiba direkt Süleyman Bey ile muhattap olmam gerekecekti.

"Betül sınıfın, hatta okulun en başarılı öğrencisi. Böyle sorumluluk sahibi bir kız çocuğu yetiştirdiğiniz için sizleri öncelikle tebrik ederim" dedim, kız çocuğunu vurgulayarak. Söylediklerimi boş gözlerle dinledi, ve baştan savma bir kafa hareketi yaptı.

"Üniversite sınavı yaklaşıyor, ben Betül'ün istediği üniversitede istediği bölüme gire..."

"Kızımın kafasına bunları siz mi soktunuz?" Duraksadım. "Anlamadım?" dediğimde dişlerini gıcırdattı, bakışları sertleşti.

"Kız çocuğunun başka şehirde anasından babasından uzakta okuduğu nerede görülmüş?" dediğinde gözlerimi kapatıp, sakinleşmek için derin bir nefes aldım.

Betül'ün annesi hiç konuşmuyor, öylece duruyordu ama eşini onaylar gibi kafasını salladığında Betül'ü biraz daha iyi anladım. Bazı evlerde anneler kaçış limanı olurdu, Betül kendi evinde bu limana da sahip değildi. Bildiğim kadarıyla kendinden yaşça büyük 3 abisi vardı ve hepsi evlenmişti, birde küçük bir erkek kardeşi.

"Süleyman bey, siz kızınızın ne kadar zeki olduğunu farkında mısınız? Bir doktor, savcı olsa ne kadar hoşunuza gider aslında... Ne kadar gurur duyarsınız, hiç düşündünüz mü?" dediğimde dudakları alayla kıvrıldı, dişlerimi sıktım.

"Elin adamlarına kendini gösterdiği için mi gurur duyacağım? Evlensin sonra kocası izin verirse okur"

Bu nasıl bir düşünce tarzıydı?

"Süleyman bey, Betül daha çocuk" dediğimde annesi kafasını kaldırıp memnuniyetsiz bir bakış attı suratıma.

"Onun yaşında benim iki tane bebem vardı kucağımda, neresi çocuk?" dedi, çok belli bir doğu şivesi vardı.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin