2.6

32.9K 1.2K 21
                                    

Salona geçtiğimde her şey zaten hazırdı. Sadece sunumun yapılması gerekiyordu. Koltuklardan birine oturup diğerleri gibi sunumu dinlemeye başladım.

💸

"Ee nasıl buldunuz, Kılıç Bey?" Bunu diyen bendim. Kahvemden bir yudum almamla Kılıç'ın üstüne püskürtmem bir oldu. Siktir! Her şeyi daha da mahvetmiştim galiba. "Kılıç Bey, çok özür dilerim. Kusura bakmayın cidden." Kahve fincanını göstererek, "Bu kahve şerbet gibi. Kim yaptı bunu?" dedim kızgınlıkla.

"Ben yaptım." Kılıç? Ciddi mi bu ya? Sade kahve içtiğimi bilerek neredeyse 10 şekerli kahve yapmak? Harcadığı 10 tane şekere yazık. Ciddiyim bu arada. Acaba şekerlerin fiyatı ne kadar olmuştur?

"Peki, burada bir ara verelim. Kılıç Bey, siz de bir gelir misiniz?" Kılıç'ın gömleğinden çekip odadan çıkarttım. Bir an duraksadım. Banyonun nerede olduğunu bilmiyordum.

"Sağa dön, 2. kapı."

"Efendim?" dedim.

"Banyo diyorum, sağa dönünce 2. kapı." yine sinirle Kılıç'ı banyoya doğru sürükledim. İçeri girince kapıyı kapatıp kilitledim.

"Ne bu şeker oyunları falan? Amacın ne Kılıç?"

"Asıl senin amacın ne? Kapıyı falan da kilitledin. Ya bana bir şey yaparsan?" dediğinde kahkaha attım.

"Aynen, Kılıç. Seni öldüreceğim parana konacağım." Kılıç üstündeki gömleğin düğmelerini çözmeye başlayınca nutkum tutuldu. "Ne yapıyorsun?"

"Üstümü çıkarıyorum, malum sen üstüme kahve püskürttüğün için." dediğinde gözlerimi devirmeden edemedim.

"Neden acaba? Şerbet gibi kahve yapmışsın Kılıç! Şerbet gibi!"

"Ben öyle sevdiğini hatırlıyorum."

"Öyle hatırlayamazsın, Kılıç. Hatırlayamazsın." derin bir nefes aldım ve yere çöktüm. Her şeyi mahvetmiştim. Kılıç'ın üstünde artık hiçbir şey yoktu. Gömleğini çamaşır makinesine atmıştı. Benim ellerimden tutup beni ayağa kaldırdı. Kapıya yasladı. Elindeki mendille tişörtümü silmeye başladı. "Ne yapıyorsun?" sesim titremişti bildiğin.

"Üstüne kahve dökülmüş, onu temizliyorum." çok tehlikeli. Hem de aşırı. Dudaklarına yapışmamak için zor duruyorum. O yüzden kafamı oradan uzak tutmaya çalıştım.

"Sunum hakkındaki görüşünüz nedir?"

"İyi." iyi? bu mu yani? O kadar yolu sadece iyi kelimesini duymak için mi geldik biz? Elindeki mendili çöpe attı ve banyodan çıktı. Bu da ne şimdi? Banyodan çıkıp peşinden gittim.

"Ne demek sadece iyi?" odaya girdi ve dolabını açıp kıyafet bakındı.

"Daha ne dememi bekliyorsunuz, Afra Hanım?"

"Gayet güzel olmuş, başarılı bir sunum, bunca yolu geldiğiniz için teşekkürler falan duymayı beklerdim. Sadece kısa bir 'iyi' değil."

Dolabından bir gömlek çıkardı ve üstüne geçirdi. Düğmelerini kapatırken bir yandan da kapıya doğru yönelmişti. Son düğmesini kapadığında bana döndü. "Afra, senin duymayı beklediğin bunlardan hiçbiri değil." dedi ve odadan çıktı. Donup kaldım. Haklı olabilir miydi? Onunla şu an bu kadar uğraşmamın sebebi onun aramıza mesafe mi koymasıydı? Ki bu durumda Kılıç haklıydı. Kendime gelip odadan çıktım.

"Sunum bitmiştir, imzaları atabiliriz." dedim.

💸

İmzalama işleri falan bitmişti. Kılıç'ın temizlemesine rağmen üstümde hâlâ kahve lekesi vardı o yüzden sadece üstümdekini değiştirmiştim. Şimdi vedalaşma vaktiydi. Kim bilir Kılıç'ı bir daha ne zaman görürüm? Çünkü bu 1 aylık süreçte onu magazinde bile görmemiştim.

"Siz arabaya binin galiba içeride bir şey düşürdüm, alıp geliyorum." Onlar arabaya binince Kılıç'la baş başa kalmıştık. Onun karşındaydım ve ona bakıyordum ama onun pekte ilgisini çekiyormuş gibi gözükmüyordu, sadece bekliyordu. "Kılıç," Sesim yalvarır gibi çıkmıştı. "Konuşabilir miyiz?"

"Konuşalım."

"Ciddi misin?"

"Ciddiyim."

-Bölüm Sonu-

Biraz textingten çıkıyor ama birkaç bölüm sonra yeniden texting olur.

Sosyal medya hesaplarım:

•Twitter: cigrttesafterhim

•Tiktok: .starashes

•Instagram: _starashes

Oyun |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin