-why stop now-

611 113 66
                                    

yeni bir bölüm daha...

bundan sonraki iki bölüm benim için zor olacak ama halletmeye çalışıyorum. bu arada slide için playlist hazırladım. olurda bakmak isterseniz, belki siz de şarkı eklemek istersiniz diye yorumlara bırakacağım, bir göz atın derim.

iyi okumalar 🦋

———

Elimdeki peçeteyle yüzümü kuruladıktan sonra eğilip çöp kutusuna attım. Avuç içlerimi soğuk mermere yasladıktan sonra ağrıyan boynumu hafifçe kaldırarak aynaya bakıp yutkundum. Mideme inen ağzımdaki acı salgı tekrardan midemin bulanmasını sağladığında hızlıca lavabodan çıktım. Etki etmiyor diye fazlaca çektiğim uyuşturucu berbat etmişti beni. Odaya girdiğimde yatağımın üstündeki telefon ekranının yanıp söndüğünü görerek iki büklüm oraya ilerledim. Hareket edecek halim bile yoktu. Kimin aradığına bakmadan açtığım telefondan Taehyun'un sesi gelirken ayakta kalmamak için yatağa oturdum.

"Öldün mü lan? Bu kaçıncı arayaşım, niye açmıyorsun telefonu?" Yüksek çıkan sesi ile telefonu kendimden uzaklaştırdığımda son cümlesini yine de duyabilmiştim. Jay'in nasıl olduğumu sorduğunu duyabiliyordum. Tekrardan ağrıyan başıma rağmen telefonu kendime çekip "İyiyim." dediğimde tüm seslerin kesilmesi ile burukça gülümsedim. Sabahtan beri kusmaktan boğazım tahriş olmuştu, sesim çıkmıyordu resmen ama beni duyduklarını biliyordum. Hepsi birbirini ikna etmek için kendi içlerinde iyi olduğumu söylediklerinde bir an önce kalkıp okula gitmem gerektiğini biliyordum. Okulun kapanmasına fazla bir şey yoktu ama yine de gidip notlarımı öğrenmeliydim.

"Alo? Geliyor musun okula peki?" Jay tekrardan konuştuğunda gelmeye çalışacağımı söyleyerek ayağa kalkıp dolabına doğru ilerledim. Dün gece kıyafetlerimle yattığım için rahatsız hissediyordum. Sanki tek derdim buymuş gibi. Beyaz bir tişört, kot pantolon ve ceket çıkardığımda hızlıca üstümü değiştirip sessizce odadan çıktım.

Dün bana bulaşmadıkları gibi ben de bugün kimseye bulaşmak istemiyordum. Bu yüzden belki de uyanmış olan anneme bile bakmadan ayakkabılarımı alarak dışarı çıktım. Bir şeyler yemem gerektiğini biliyordum ama şu anlık evde kalma gibi bir lüksüm yoktu. Rutubet kokusunun hakim olduğu binadan çıktığım an elindeki poşet ile içeriye girmek üzere olan abim ile karşı karşıya geldik. Sıkıntıyla nefes verdiğimde yanıma gelip durdurdu beni. Birkaç defa etrafına baktığında alay eder bir tonda "Nereye böyle? İnek olduğunu bu kadarda belli edip okulun son haftası da gitmezsin." dedi. Onu umursamayıp kenara çekilip geçerken arkamdan gelmediğine şaşırıyordum. Çoktan karşılık vermesi gerekiyordu bana. O vuracaktı önce hıncımdan ben de bir tane patlattığımda da gidip babama söyleyecekti. Bir posta da o dövecekti. Bu kadar sakinlik yasaktı ağrıyan kemiklerime.

Okula doğru yaklaştığımda arkamdan gelen üç kişilik grubun hakkımda konuştuklarını duyabiliyordum. Hep böyle olurdu zaten. Sıçtığımın yobaz itleri arkamdan sallarlar sonra da laf yayarlardı. Bir gün yine arkamdan konuşan birkaç kişinin bilgisayarlarını hackleyip gay pornosu izlediklerini okula döktüğümden beri peşimi iyice salmaz olmuşlardı. Sürgülü demir kapının aralık kısmından okul bahçesine girdiğimde ikinci dersin teneffüsünde olduklarından dolayı arka bahçeye doğru ilerledim.

Tahmin ettiğim gibi burda olduklarını gördüğümde birkaç simit poğaça ile kahvaltı ettiklerini görüp yanlarına ilerledim. Kimse kalamazdı evinde. Hepsinin sorunları vardı, birinde bile yemek yiyecek tat kalmıyordu. Geldiğimi görüp hafif yana kayan Heeseung'un yanına oturdum. Aç olduğumu bildikleri için bana da almışlardı birkaç bir şey. Midem açlık hissiyle tekrardan bulandığında zar zor yemeye başladım. Aralarında dönen sohbete karışmadan çalan zil ile oturduğumuz bankın üzerindeki çöpleri alıp kalkacağım zaman üzerimdeki bakışların sahibine doğru döndüm.

SLIDE • beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin