27

77.4K 3.7K 244
                                    

Akif Teğmen; Merhaba.

Akif Teğmen; Nasılsın?

Akif Teğmen; Hala küs müyüz peki?

Akif Teğmen; Değilsek birlikte bir şeyler yapalım.

Öğretmen Hanım; Yeterince açık konuştuk ya Akif.

Öğretmen Hanım; Vazgeç artık.

Akif Teğmen; Beni seviyorsun.

Öğretmen Hanım; Sevmek yeterli mi?

Öğretmen Hanım; Ayrıca seni sevdiğim falan yok.

Öğretmen Hanım; Sinirle söylenmiş üç beş kelimeyi nasıl yanlış yere çekebiliyorsun aklım almıyor.

Akif Teğmen; Sinirle söylenmiş?

Akif Teğmen; Bu kadar mı?

Akif Teğmen; Sinirle söylenmiş.

Öğretmen Hanım; Bu kadar. Dahası yok.

Akif Teğmen; Birini kendine alıştırıp geri çekilemezsin.

Akif Teğmen; Kolay değil o kadar.

Akif Teğmen; Bir yerleri ateşe verdikten sonra yanmasaydı da diyemezsin.

Öğretmen Hanım; Nereyi ateşe vermişim?

Akif Teğmen; İçimde bir yer.

Akif Teğmen; Senin için önemi yok. Ama ben her saat aynı yangının ortasındayım.

Akif Teğmen; Vazgeçemiyorum dedin. Sen istedin yanmamı. Sen istedin Leyla.

Akif Teğmen; Söylediğim sözleri unutamıyorsun, tamam.

Akif Teğmen; Gururun ağır basıyor, tamam.

Akif Teğmen; Hiçbirini geri alamam.

Akif Teğmen; Özür diliyorum işte.

Akif Teğmen; Unut diyemem, affet istiyorum.

Akif Teğmen; Delireceğim.

Akif Teğmen; Anlıyor musun?

Öğretmen Hanım; Unut.

Öğretmen Hanım; Bu yaptığın ikimizi de zora sokuyor sadece.

Öğretmen Hanım; Olmaz bizden.

Öğretmen Hanım; Sürekli şikayet eden bir kadınla yapamazsın.

Öğretmen Hanım; Eğer rahatsız etmeye devam edersen engelleyeceğim.

Akif Teğmen; Unutayım.

Akif Teğmen; Ne kadar kolay.

Akif Teğmen; Bunu mu istiyorsun?

Akif Teğmen; Seni unutmamı?

Öğretmen Hanım; Evet.

Akif Teğmen; Öyle olsun.

.... 2 Gün Sonra...

Yolun asfalt olan kısmında ağır ağır ilerleyen arabanın içerisindeydim. Yanımda oturan Yasin sabah beni arayıp numaranın kime ait olduğunu bulduklarını, karakola giderken beni alabileceğini söylediğinde kabul etmiştim etmesine ancak yolun yarısında kimliğini unuttuğunu fark edince el mecbur geri dönmek zorunda kalmıştık. Kucağıma koyduğum çantanın fermuarıyla oynarken zihnimde dolaşan tek bir isim vardı.

"Akif ile aranız kötü galiba." Dedi Yasin. "Kusura bakma. Bana düşmez ancak merak ettim. Cevap vermek zorunda değilsin."

"Arkadaş değiliz artık."

"Kötü bir şey mi oldu?"

"Akif'in beni şımarık, mızmız ve huysuz bulması dışında mı?" Düşünür gibi bekledim. "Hayır."

"Şu sıra agresif biraz. Hep uyku problemi yüzünden."

"Uyku problemi?"

"Haberin yok mu?"

"Anlatırsan olacak."

Tereddütle kısa bir süre sadece yolu izleyen adam en sonunda derin bir nefes alıp geriye yaslandı. İyi bir genç adamdı Yasin. Genç yaşta evlenmiş, mesleği sebebiyle eşi ile sorunlar yaşayınca da ayrılmak zorunda kalmışlardı. Bir kızı olduğunu söylemişti yüzü aydınlanırken.

"Sebebini bana söylediğini de nereden çıkardın? Sende şansını dene."

"Konuşmuyoruz ki."

"Sorsan anlatır."

"Sana bile anlatmamış."

"Ama bizim farkımız var." Dedi gülerek. Hafifçe ona dönüp kaşlarımı kaldırdım.

"Ne farkımız varmış?"

"Konu sen olunca çenesi çok açılıyor."

"Beni mi anlatıyor?"

"Anlatmak mı? Hayat felsefesi haline getirmiş adam."

Yanaklarım kızarmasa soru sormaya devam edecektim. Yapmadım. Kırmızıdan mora dönen yanaklarımı saklamak umuduyla başımı hemencecik camdan yana çevirsemde maalesef Yasin fark etti ve utanmadan halime güldü.

"Yanlış anlama Leyla. Bizim gibi adamların kendine ayıracak zamanı olmuyor pek. Sevmek tanıdık bir eylem değil. Yan etki yapıyor."

"Ölmediğinize şükredin."

Güldü ama cevap vermedi. Ancak araç askeri lojmanların olduğu yere gelipte yavaşlamaya başladığında gülüşü ağır ağır solmuş, beti benzi atmıştı. Anlamayarak bakışlarımı onun baktığı yöne çevirdiğimde elinde bavuluyla bekleyen sarışın, uzun boylu bir kadın gördüm. Belli ki Yasin'i bekliyordu zira bizi görür görmez gülümseyerek araca doğru yaklaşmıştı. Camdan görebildiği kadarıyla beni süzdü önce, sonra dudak bükerek bavulu kenara bıraktı.

Genç adam arabada kalmam konusunda ikaz etti beni, dinlemedim. Sebebi yoktu. Nedensizce merak etmiştim kadını. Yine de onlardan biraz daha geride kalıp, duyabileceğim uzaklıkta, konuya dahil olmamaya özen gösterdim.

"Cemre, senin burada ne işin var?" Dedi Yasin sakin tutmaya çalıştığı her tınısından belli olan bir sesle. Kadın ise hiç oralı olmadı.

"Akif'i aradım ancak açmadı. Sende engellemişsin zaten. Ne yapayım? Ya karakola gidecektim ya da sana gelecektim."

Akif'in adı geçince benim tüylerim yine diken diken oldu tabii.

"Sana yardım etmeyeceğimi bile bile?"

"Anlamıyorsun Yasin. Direkt ona gitseydim beni kovardı. Sen en yakın arkadaşısın, sözünü dinler. Bir kere konuşsak hallederim gerisini."

Allah'ım ne olur düşündüğüm kişi olmasın. Lütfen, lütfen.

"Hangi yüzle çıkacaksın karşısına?"

"Ben onun nişanlısıydım. Hiçbir şeyin hatrı yoksa onca yılında mı hatrı yok?"

Akif'in nişanlısı? Benim Akif'in? Teğmen Akif'in? Baştan aşağı buz kesti bedenim, yalpalayarak araca tutundum. Görmediler.

"Seni unuttu." Dedi Yasin. Kadına söyler gibi değilde bilmeden beni sakinleştirmeye çalışır gibiydi sesi.

"Beni seviyordu." Diye diretti kadın.

Başkasını sevmiş olma düşüncesi midemi tekmeledi, ruhumu sızlattı. Koşarak gidip onu kucaklamak ve kimsenin bulamayacağı bir kaleye hapsetmek istiyordum. Kadına karşı değildi öfkem ama ağır bir gerçekte vardı. Akif onu sevmişti.

Dağ Ceylanı | Texting | Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin