❦ SENİ KİRLETEBİLİRİM / BÖLÜM ●34●

30.3K 7.4K 1.7K
                                    

Hellö 💦


H

er insanın kimseye söyleyemediği sırları vardır. Bu sırların altında ezildiğimizi sandığımız o vakitte ise birisiyle paylaşma ihtiyacı duyarız. Ben de tam olarak onu yapmış ve bunu nihayet içimde tutamayıp yanlış zamanda ve yanlış bir yerde dile getirmiştim. İki kişi biliyorsa sır olmaktan çıkar dediklerinde haklıydılar çünkü karşımda duran adam, tam olarak sırrımızı 3. bir insanla paylaşmaya hazır bir şekilde duruyordu.

Duymuş muydu? Muhtemelen. Öyle sinirli bakıyordu ki ikimize, aklım sanki yerinden çıkacaktı. Vural'ın sinirinden nasibimi almak en son isteyeceğim şeydi. Onca şey yaşadıktan sonra üstelik... Yine de kollarımı tutan adamın parmaklarının nihayet gevşemesi şimdi olmamalıydı. Vural, bizi bu şekilde görmemeli, Yavuz da herkes içerideyken peşimden, lavaboya gelmemeliydi. Ne yapacaktım ben şimdi? Buna nasıl bir isim koyacaktım?

Benden uzaklaşan Yavuz, Vural'a dönüp bakarken Vural'ın gözleri Yavuz'un ellerindeydi. Sanki bana dokunmasını içinde bir şekilde sindirmeye çalışıyor gibi...

Yavuz bilmiyordu ki, Vural sinirlendiğinde dünyayı başımıza yıkacak kadar delirmiş oluyordu.

"Neler oluyor burada?"

Yutkundum. Aklım, tam da çalışmayacak zamanı bulmuştu iyi mi...

"Bir şey olmuyor. Yavuz, ani evliliğimize karşın biraz şaşırmış ve benimle baş başa konuşmak istemiş." dedim kekeleyerek. Tedirgin hâlim her şekilde belli oluyordu ama elimden bir şey gelmiyordu. Yavuz, sinirlendiğinde ağzına geleni söyleme potansiyeline sahipti ve konuşmayı ona bırakamayacak kadar karşımdaki adamdan korkuyordum.

"Tuvalette mi?"

Boğazımda ilmek ilmek düğümler atılırken derimin altından batan dikenleri yok saymaya çalıştım. Tanrım! Bu işten nasıl kurtulacaktım ben şimdi?

"Sabahtan beri sizinleydi. Onu yalnız başına burada yakaladım." diyen Yavuz ise sonunda nihayet imdadıma yetişmişti ama Vural ona öyle sinirli bir bakış atmıştı ki bir an konuştuğu için bile korkmadan edemedim.

"Olabilir. Ama lavaboda gizli gizli görüşmek yerine ona baş başa konuşmak istediğini söyleyebilirdin. Ne de olsa onun ailesinden birisisin ve bunu istediğinde kimse yanlış anlamaz. Ortada yanlış anlaşılacak bir durum yoksa tabii." diyen Vural ise kalbimin göğüs kafesimi parçalayacak kadar hızlı atmasına neden olmuştu.

Tanrım! Her şeyi duymuş muydu?

Muhtemelen!

"Yanlış anlaşılacak ne olabilir ki?" diyerek Vural'a baktığımda onun yeşil, içimi sömüren gözleri ile karşı karşıya kalmıştım. Sinirlendiğinde o gözlerden nasip almak falan istemiyordum ama bir şekilde bana dönüyorlardı işte.

"Tabii, haklısın. Annem, bizim için tatlı yaptırmış. Ortalıkta görünmeyince bir bakayım dedim." demesi ile her şeyde bir hata olduğunun farkındaydım. Vural, duymuş muydu yoksa gerçekten de duymamış mıydı? Tanrım! Muhtemelen duymamıştı çünkü duymuş olaydı her şeyi ayağa kaldırırdı. Evi muhtemelen Yavuz'un üzerine yıkar, beni de yine bir depoya ya da artık daha yaratıcı olarak bir mağaraya falan hapsederdi.

"Tamam o zaman. Ben gideyim." diyen Yavuz, sessiz sedasız banyodan çıkarken Vural, onun her hareketine yoğunlaşmıştı. Sinirlendiği net bir şekilde belliyken ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyordum çünkü onunla baş başa kalan bendim.

Gözlerinin istikameti bana çevrildiğinde ise bedenimden ilmek ilmek et sökülüyormuş gibi hissettim. Tanrım! Neden bana bu şekilde bakıyordu ki? Yoksa her şeyi duymuş muydu?

Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin