-beauty in death-

1.6K 148 104
                                    


ilk defa kendi istediklerimi yapma kararı aldığımda yazdığım fici iyi veya kötü bir şekilde bedellerini öderken yayınlıyorum.

her zaman dediğim gibi hiç sevmeseniz bile sevmediğinizi söyleyen yorumlar atın ki ben de tekrar tekrar kısaca göz gezdireyim.

Sorunlardan kaçmaya çalıştığım ama eninde sonunda kendimi sorunların içinde bulduğum gecelerden sadece bir tanesiydi. Düşüncelerimin içinde kaybolmadan başlayan yağmur hafif titrememi sağlamıştı.

Herkesin hayatında mutlaka yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu düşünürdüm. Ailesi, dersleri, arkadaşları ya da başka bir şey. Her insan gibi benim de birden fazla sorunum vardı. Ama bu kadar kötüsünün başıma geleceğini bilmiyordum. Aşk denilen çıkmaz sokak o kadar ölümsüz, güzel ve inanılmazdı ki gün geçtikçe içtiğim sigaranın dumanları gibi içime yayılmasına izin veriyordum. İlk başlarda sesimi çıkarmıyordum. Gittikçe içime çekiyordum. Bir nefes, bir kez daha ve bugünlük son. Gitgide içime yayılıp beni benden almasına izin veriyordum. Yemin ederim ki bu duruma geleceğimi bilsem tek bir nefes dahi almadan ayaklarımın altında ezerdim. Eğer bilseydim beni mahvedeceğini yemin ederim ki sonuna kadar kaçardım ondan. Saklardım kendimi, izin vermezdim beni ele geçirmesine. Fakat her şey için çok geçti. Ağlayarak kurduğum hayallere bir yenisini daha eklemek ve imkansız olmalarına rağmen gerçekleşmeleri için tanrıya dua etmek dışında hiçbir şey yapamıyordum.

Evin önüne geldiğimi fark ettiğimde olduğum yerde durdum ve yüzümü gökyüzüne çevirdim. Tam on beş dakikadır olduğu gibi yağmurun yüzümü yıkamasına ve gözyaşlarımı da yanında götürmesini sessizce izledim. Kızarık gözlerim, ıslak kıyafetlerim, dağılmış saçım ile annemin uyumasını umarak binadan içeri girdim. Ağladığım için ağrıyan başım ile merdivenleri çıkmaya çalışırken binanın içinden gelen bir kapının açılma sesi ile hafif duraksadım. Gece vakti sadece iki ailenin oturduğu binada birisinin dışarı çıkması garipti. Binada yaşlı bir çift ve bizden başka kimse yoktu. Saat geç olduğu için de kapıyı açan kişi hırsız olabilirdi. Temkinli adımlar ile kapının önüne geldiğimde gördüğüm beden ise kapanan gözlerime, her an yere düşecekmiş gibi duran bedenime rağmen geri dönmek istememe sebep olmuştu. Babam, daha yeni duyduğum sesin sahibi olan kapıya yaslanmış aramızda yaklaşık iki metre olmasına rağmen her verdiği nefeste üzerime doğru gelen alkol kokusu ile kusma isteğimi arttırarak bana bakıyordu.

"Neredeydin bu saate kadar? Birgün de eve erken gelsen ölür müsün?" Konuşmama izin dahi vermeden kelimelerin dağınık bir şekilde ağzından çıkışını izlememi sağladı. "Öylesi daha iyi olur aslında." Söyledikleri yarım saat boyunca ağladığımdan dolayı ağrıyan gözlerimin tekrardan dolmasını sağlamıştı. Bunu belli etmemek ister gibi yüzümü ondan yana çevirmeden ne kadar aciz bir durumda olduğumun kanıtı olan sesimin çıkmasını ummuştum.

"Bugün kafeyi biraz geç kapatmamız gerekti. O yüzden geç geldim." ona açıklama yapma zorunluluğumun olması bile ondan tiksinmem için geçerli bir sebepti. Söylediklerimin umrunda olmadığını belli eden gözleri sanki evladının değilde bir yabancının bedenine bakıyormuş gibi bakmıştı bedenime. "Umrumda değilsin, bir pislik gibi ortalıkta dolaşmak yerine çalış tabii ki." Her an yere düşecek gibi hissediyordum ve sözleri hiçbir zaman olmadığı gibi bugünde yardımcı olmuyordu. Dik durmaya çalışarak yanından geçip açık kapıdan içeri girdim. Artık daha da fazla yakınımda hissettiğim sigara ile karışmış alkol kokusu üzerime sinmeden odama doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda çıkan ses ağrıyan başım için son damla olmuştu. Acıyı artık daha fazla hissetmeye başladığımda hayatımda hiç duymak istemediğim sesi bir kez daha duymamla ağlamamak için kendimi zor tutmuştum.

SLIDE • beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin