7. BÖLÜM: "DÖVÜŞ"

691K 33.8K 36.2K
                                    

Bu hikaye DOKUZ YAYINLARI farkı ile kitap haline getirileceği için bölümlerin tamamı eski, yazım zayıf, kurgu güçsüz. Şu an kurgu güçlenmiş bir şekilde yeniden yazım aşamasında, yakında kitaplaşacak. Kitap tamamen yeni bölümlerden oluşacak. Pandemiden dolayı yazıma ara vermiştim, şu an son hız devam ediyorum. Yakında raflardaki yerini alacak. Final bölümü Wattpad üzerinde yayımlanmadı. Bu kısa bilgiyi veriyorum çünkü bazı arkadaşlarımız anlayamamış. Keyifli okumalar!

Bölüm Şarkısı: Alev Lenz - Smile

7. BÖLÜM: "DÖVÜŞ"

Elektrikli su ısıtıcısının tiz ıslığı kulağımda çınladığında güçlükle açtığım gözlerimi tavana diktim. Ne zamandan beri buradaydım? Tam doğrulacaktım ki odasının kapısı açıldı. Sezgi kafasını uzatınca kaşlarımı çattım.

"Mahinev?" dedi meraklı bir sesle. "Ah, uyanmışsın."

İçime çöken ve çöktüğü yerden kalkmamak için ahtapot kollarını organlarıma dolayan hüznün buruk tadını damağımda hissettim. Nasıl bir şeyin içine düşmüştüm ben böyle? Hiçbir şeye anlam veremiyordum. Kafamda oturmayan birçok puzzle parçası vardı.

"Uyandım," diye mırıldandım ve güçlükle doğrularak sırtımı kadife yatak başlığına yasladım. "Uyanmasaydım keşke."

Kaşlarını çattı. "Efken sana bir şey mi yaptı? Bize hiçbir şey anlatmıyor."

Kafamı oynatmadan sadece gözlerimi kaldırarak Sezgi'ye baktım. Söyleyebilecek birçok şey vardı ama hiçbirini söyleyebilecek hali kendimde bulamıyordum. "Bir şey yapmadı."

"Eminsin değil mi? Sana bir şey yaptıysa benimle paylaşabilirsin. Elimden geleni yaparım." dedikten sonra yatağın ucuna oturdu ve kollarını göğsünün üzerinde topladı.

"Bir şey yapmadı," dedim düz bir sesle. "Sadece iyi hissetmiyorum. Bunun onunla bir alakası yok."

"İyi hissetmeme sebebin burada oluşun mu?" diye sorduğunda başımı sallamakla yetindim. Dilimin ucuna gelen kelimeler, dudaklarım tarafından geri itiliyorlardı.

"Sana yardım edebilmek isterdim ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Üstelik Efken tuhaf bir şekilde sana takmış durumda. Yani seni serbest bırakacağını sanmıyorum."

Birkaç dakika konuşmadan yalnızca Sezgi'nin yüzüne baktım. O kadar boş ve ifadesiz bakıyordum ki Sezgi'nin gözlerinden geçen tedirginliği somut bir şekilde görebilmiştim. Öyle ki; elimi uzatsam tedirginliği avuçlayabilirmişim gibiydi.

"Bir şeyler yemek ister misin?" diye sordu Sezgi tedirgin gözlerle beni izlemeye devam ederken. "Karnını doyurmadan düşüncelerini toparlayamazsın Mahinev. Sana bir şeyler hazırlayacağım."

Ah, evet. Ciddi anlamda acıkmıştım. Bunun dışında başım ağrıyordu ve olan hiçbir şeye anlam veremiyordum. Yaşlı adamın söyledikleri, Efken'in tuhaf davranışları, bulunduğum ortam, hiç görmediğim ve adını dahi duymadığım bir şehir. Saçma sapan bir döngünün içerisindeydim. Kendimi bir hamster gibi hissediyordum. Dönen şeyin içinde koşuyordum koşmasına ama hiçbir sonuca ulaşamayacağımın da farkındaydım.

Çabalamak boşunaydı. Sanırım aklımı kaçırmıştım.

"Mahinev," dedi Sezgi beni düşüncelerimden koparmaya çalışarak. "Hadi gel mutfağa geçelim?"

İÇİNDE BİR SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin