❅
Nasıl bir histi? Tek kelimeyle mükemmel. Hyunjin günlerdir, o anlardan beri, mükemmel hissediyordu. Felix onunla randevuya çıkmamıştı. Bunun olacağını tahmin etmişti elbette. Ama diğer günler de bıkmadan sormaya devam etmişti.
Bugün yine peşine takılmıştı Felix'in. Belki de Felix bunu bilerek yapıyordu, hoşuna gidiyor olabilirdi. Bunu hiç sorun etmedi.
Önden yürüyüp kahve almak için bir dükkana girdiğinde, arkasından girip sıraya girdi. Uzun siyah bir kaban giymişti. Birkaç gün önce Felix'i etkilemek için sarıya boyattığı saçları daha seksi gösteriyordu onu. Felix bunu biraz sinir bozucu buluyordu. Çünkü günlerdir peşine takılıyor ve bu kafeye gelip kahve aldığında onun aldığı kahveden alıyordu. Doğal olarak da satışı yapan kız, bakışlarını asla ondan çekmiyordu ve aksi gibi, her zaman ki suratsız Hyunjin kıza oldukça kibar davranıyordu?
Felix arkasında beklerken yerinde sallanan Hyunjin'e dönerek kısa bir bakış attı ve ger önüne dönerek ellerini cebine koydu. "İnadında yapıyorsun değil mi?"
Hyunjin'in kıkırdamasını işitti ve dudaklarını ıslattı. "Kesinlikle, teklifimi kabul edene kadar devam edeceğimi biliyorsun." Felix yeniden başını yana salladı ve sırada bir adım ilerledi.
"Kabul etmeyeceğimi biliyorsun." Görevli kıza sipariş vermeden önce başını yana döndürerek konuştu. Hyunjin gülümsedi ve başını eğerek ona biraz daha yaklaştı. "Kabul edeceksin," Kulağına doğru söyledi ve onları izleyen kıza bakarak gülümsedi. Ardından dudaklarını kulağına değdirdi usulca.
Felix dudaklarını ıslattı ve kendini sıktı. "Çünkü beni seviyorsun." Kız Felix'e kahve bardağını uzattı ve ikisinden bakışlarını çekti. Felix kartıyla ödemesini yaptıktan sonra, çıkışa yöneldi.
Hyunjin beklemeden arkasından ilerlerken hızla yanına geçti ve yüzünü ona eğip gülümsedi. "Ee," Az önce bir şey olmamış gibi sesi neşeli çıkıyordu ve yüzünde inanılmaz tatlı bir gülücük vardı.
"Saçlarım hakkında ne düşünüyorsun?" Felix ona kısa bir bakış attı ve önüne dönerek kahvesinden bir yudum aldı. "Her zamanki gibiler." Kısaca konuştu ve kapıyı iterek dışarı çıktı.
Hyunjin olduğu yerde birkaç saniye durup onun dışarı çıkışını izledi. Sakince bir nefes verdi ve dışarı çıktı. Felix çoktan sokakta yürümeye başlamıştı. Hyunjin hızla ona yetişti ve yanında yürümeye devam etti.
Bir süre sokağı sessizce yürüdüler. Onlarca insan yanlarından geçip duruyordu, Felix kahvesini içerek yürümeye devam ediyordu. Hyunjin sessizce, elleri cebinde yürüyordu. Belki de gerçekten biraz sessizliğe ve böyle bir yürüyüşe ihtiyaçları vardı. Hyunjin ayaklarını yere sürtmeye başlayınca telefonuna gelen bildirimle ellerini cebinden çıkardı ve telefonu eline aldı.
Mesajı kısa bir sürede okudu ve yola bakmaya devam etti. Felix'in telefonuna kısa bir bakış attığını fark etmişti. "Patenlerini Kore'ye getirmişler." Sakince söyledi. Felix yerinde durdu ve ona döndü. Hyunjin birkaç adım attıktan sonra durarak ona baktı.
"Nasıl bulmuşlar?" Elindeki kahve bardağını çöpe atmadan önce konuştu. Hyunjin omzunu silkti ve ona doğru yürüdü. Felix bardağı çöpe attıktan sonra ona bir bakış attı.
"Bilmiyorum, sadece burada olduğuna dair bir mesaj attı Chan hyung." Felix başını salladı ve etrafına bakındı bir süre. "Neredeymiş? Gidip alayım."
Hyunjin dudaklarını ıslattı ve bir süre başını eğdi. Ne kadar hatalı olsa da bu durumun canını fazlasıyla sıktığına kanaat getirmişti. "Lix," dedi kısaca. Felix'e yaklaştı ve ellerini ellerine götürdü. Felix sessiz kalarak ona baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buz kırağı | hyunlix
Fanfiction霧氷 Bu bir totemdi, her yarışmadan önce bedenlerini ve ruhlarını birleştirirlerdi. hyunlix#3 29.4.22 hyunlix#10 1.5.22 13.9.21 / 31.12.21